6
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
692
Okunma
uzaklara dalan bakışlar
yer çekimine eğilirken
ve düştü düşecekken bir güzün sararan solgusunda
göz taneleri
tut beni
bırakma,,
üşüdüm,
çok üşüdüm tekil düşlerin sancısında
yan yana değil
iç içe
içten içeydi yabancı şehirlerin avlusuna bırakılmış yalnızlığım
tamam
geçti gitti işte
zırlayacak değilim elbette ama hala aklımda
dört duvarın benden çektikleri
ne vakit bir çift görsem kaldırım üstünde..el ele
iğfal edilmiş vaatleri tabuta gömüyordum içimde
sonra,
henüz benim olamamış SEN diye biri beliyordu
hayal meyal
düş
ten’den sıyrılıp kaybolurken
var ile yok arasında
içime ses ediyordu rengi belirsiz sesin
tam 9 kere
duydum
ve duydum ki
sen de duymuşsun yıllar evvelinde
ahirin olacak o sese
ses verirken canımın can bildiği içine
nasıl desem,
insan yaşamaya başladığında anlıyor
ölü bir bedende ruhsuz can taşıdığını
yokk,,
canım şiir falan yazmak istemiyor
bıktımanasınısatim
suni tenefüsle çin malı saksıda
jazmin aromalı parfüm sıkılmış çiçek olmak ile
Ankarada kravatlı bir salon bitkisi olup
her gün asık suratlı sözleşmeli bir işçinin sildiği geniş yaprakları ile
selam durmak hayata
cıkkk..
neyse
uzadı yine hikaye
şiirime burada son verirken
ki vereyim artık..
bir dahaki sefere kurbağa olayım
sen de pamuktan prenses
ortada da su şişesi olsun
9 da cücemiz
..
aklıma geldi bak
hayatımmm
ayakkabı numaranı bilmiyorum !!