0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
782
Okunma
Sen Su Yeşilini içtinmi hiç,
Avuca dolan?
Sen Pınar Sesini Ruhuna sindirdinmi hiç,
Göz kamaştıran?
Sen Yaprak Mavisini gördünmü hiç,
şeffafı olan?
Sen Sis Çisesinde yıkadınmı Ruhunu hiç,
Ak-pak beyaza kaçan?
Sen Güneş Işığını tatdınmı hiç,
Çam Reçinesi kokan?
Sen Oksijenin Temiz Hava Çığlığını duydunmu hiç,
Damağını yırtan?
Sen Şırıltı Sıvısının akışına doydunmu hiç,
Ayazma’da içini saran?
İncirin Acısını,
Zeytinin yaslı Bakışını,
Altının sarısını,
Suyun Siyanüre Kaçışını,
Posanın Zehir saçışını,
Ölümün İda’ya Ağıt yakışını,
Toprağın İltehap Yarasını,
Acı Suyun Tuzlu Karasını,
Allah’ın Belasını,
tatdınmı bre!
Hele
Altını arıttığın yetmediği gibi Siyanürle;
"- Termik Santıral ile Enerji üreteceğim!" diye
Homer’in 1001 Pınarlı Cennet İda’sını şimdi de,
Cehenneme çevirmek niye?
Hergele!
" Yine()
Peş-Keş’çilerin
Pamuk Elleri Cebinde,
Gözleri sene İda.
Ama bu Elleri kırmaya
Kaz Dağları,
Homer’in "1001 Pınarlı Cennet Odağı"
az kaldı."
() İDA’NIN ONURUNA (12) Şiirinden.