2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
687
Okunma

Şayet...
Mümkünse
Yüksek sesle konuşmayalım
Hoparlör sesini açanlara ibretle nazar edelim
Avazı çıktığı kadar bağıranları peki, nasıl can işitelim
Duymakla
İşitmek/ anlamak/ farkını
Gözetmeden dinlemeyi nasıl becerelim
Maksat halleşmek ise hassasiyet elzemdir bilelim
Karşımızda veya yanımızda kim varsa sağır sanmayalım
Gülü
Koklarken
Yapraklarına dokunurken
Dikenine ibretle bakarken düşünelim
Bir kuşun ürkekliğini, rikkatini içselleştirmek çekinmeyelim
Dizeler...
Şuurla tutuşmalı
Zifiri karanlıkları aydınlatmalı
Ufka açılan gönüllere hizmet sunmalı
Ruhun kanatları olacak olan akıl ilme, irfana kanmalı
Hece
Harfe muhtaçtır
Kelime ancak kelam olursa şiardır
Lafıgüzarlık yapmak kalbe, vicdana zarardır
Edep ve zarafet ancak hakikatin haşyetin deki hicaptır
Suskun...
Gönüller vardır
Mahcubiyeti ayan olan hicrandır
Varlık ve kudretin gerçek sahibinin farkındadır
Dimağı sığ, hali zaruret içinde olsa da samimi ikramdır
Tırnağı...
Bir bir söküp aldılar
Sırası geldikçe hiç durmadılar
Dişlerini dahi bırakmadılar, konuşturamadılar
İşkencenin bin bir türlüsünü uyguladılar, yıldıramadılar
Şuuru
Kaybolunca baktılar
Bir müddet sonra hortumla ıslattılar
Bitap ve çaresiz kalınca arzuya kapıldılar
Lakin yine de atılan iftira ve haksızlığı razı getiremediler
Bir
Hücreye attılar
Günlerce aç bıraktılar
Bir deri, bir kemik kalınca çıkarttılar
Bu kadar işkence ve hakarete rağmen onu yenemediler
Mustafa Cilasun