4
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
902
Okunma
aynı uçurumdan düşerken gördüm seni
sen düşüyordun
ben,
uçmaktan hallice
yerden kaç fit yüksekte olduğumuzu bilmiyorduk o ara
gözlerinden film şeridi geçerken
araya reklam diye girip
iki fincan kahvenin bahanesiyle
koyu bir sohbete başladık
maksadım
gözlerine has o renge
kendi tonunu verip
kalbime uymasıydı ritminin
aynı uçurumdan kaçıncı düşüşümdü hatırlamıyorum
bir zaman sonra
uçmaya benziyor bütün düşlerden düşmeler
zira öldürmeyen aşkın hikmetinden sual edilmezdi.. bitti
paraşütümü henüz açmamıştım
daha vakit vardı korktuğun ölüme
ve zamanı mekandan koparıp
ağırdan alıyordum kendimce
dedim ki,
korkma
bu uçurumun yabancısı değilim
en fazla ölüyorsun, diyerek
teste tabi tuttum nabzını
çünkü ölümden ötesi
beri gelemezdi
bu yüzdendi hep
sonrasında olacakları
önceden bilme arzusu
derken,
başka bir aşkın
iyi huylu mağdurunu gördüm
hem mağrur
hem de gururluydu
ve düşer gibi yapan
aslında..
kanatsız bir kuştu
..
düşenin halinden bir düşen anlardı elbet
ve sen henüz
düşmemiştin.. düşlerinden.