5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1097
Okunma
seni içerim
ne kahve tadı var sende
ne çay tadı
hayattır sendeki tadın adı.
şimdi bir umutsuzluk içerim
genzimden düşürüyor seni tokluğu
sövgü taşırım bıraktığın boş yanımla
birazdan tadını unutur giderim.
verilmiş sözlerinin üzerine iki sancılı yalanını döktüm
ekmek kokusu içmişti benzin gibi bakışların
nasil olsa pazarlara düşer er geç yoksul yürekler
o yüreği katran karası bir geceden söktüm.
halbuki şapşal taylar gibi olacaktık seninle
bir uctan bir uca tükürecektik zamana ve izafiyetine
zamanın kendisine sevişerek küfredecektik
hem de ana avrat
’hayde bebegim,’diyecektim,’sende okkali bir küfür at’
gelmedin,
sonsuzluğun soğuk bulvarlarında bekledim,
günahlar geçti
hüzünler ve çığlıklar,
buğulu yılların,
sancılı insan bakışları
bir tek sen kayıptın
bir uçtan bir uca...
ve keşke ölmeseydi içimizdeki çocuklar
düş ırmaklarında yüzecek
hayal kentlerimizden güneşe bakacaklardı
bir kaç çelme atacaklardı iklimlere
iki uzun şarkı söyleyecek
zamanı bizim için koşacaklardı
bir uçtan bir uca...
Zeki Nurçin