5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1085
Okunma
Ön-sözü olsa keşke ömrün,
Doğup da büyümediğin
Hangi şiir ise başkenti asal bir gizemde tetikli
Devinip de namert bir sığıntı bildiğin aymaz gölgende
Kapıp da koyuverdiğin nidaların sürüklendiği
Kayıp iklimlerde yine sırdaş rüzgârın ihanetini
Bilediğin ölümlü suretinde o aşk masalının.
Işımalı karanlık hem de ansızın
Üstelik tehir ettiğin acıların gelip geçici olduğuna
Dair bir de yanılsama belirse de sinsice
İçinin iklimlerinde.
Sarıp sarmalandığın kıyamet alameti;
Görüp göreceğin yine kaderin rivayeti.
Muteber bir şiir peyda olmalı;
Olsun ki kapasın yamasını sarımtırak hüznümün.
Bağdaş kursun birer birer yazmaya aday nice şiir
Sonra da körüklesin ömrü
Terk-i diyar ederken sair imge.
Kanamalı şiir sessizce,
Kan aksın ki çıksın irini yüreğin derinden
Sonra da kutsanırken evren,
Şarkılar söylesin Tanrı,
Yarattıklarına binaen sorup da sormalı gidişatı.
An gelsin, soluklanalım göz göze,
Göz göz odalarda pişsin yemekler
Demlenirken çayı en koyu tadı açmalı zihinleri
Yine koyulturken sohbeti bir Temmuz akşamı.
Göller gibi durgunsan sebepsiz;
Fakirsen miadı dolmuş bir derviş kisvesinde,
Varlığınla tararken güzergâhı
Pekişen hangi sevdan ise yok sayıldığın
Hem de göz göre göre.
Salkım saçak ikramı devşirdiğin gizlice,
Sevip de sakladığın biteviye,
Haznende bulut haznende yangın,
Varsın su olsun aksın oluk oluk gözyaşın.
Şairin sesi de titrek elleri ürkek,
Dokunurken boyutsuzluğun rahlesine
Bir de pişmişse acıların devindiği,
Kıblenin asla yer değiştirmediği
Yine yüreği atarken şiir şiir,
Sevmeye meyyal konakladığın gönül de mi sana ait değil?
5.0
100% (15)