1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
752
Okunma
Merhaba,
Bundan yıllar önce yazdığım özeleştirinin günümüzde geçerliliğini yitirdiğini düşünerek, Edebiyat Defteri mecrâsına yeniden dönüyorum. Bu geçersizliği, iki maddede açıklayacağım.
İlki: Son zamanlarda, matbu sanat-edebiyat dergilerinin çoğu yöneticisinde gözlemlediğim anti-demokratik tutumlar. Başka bir söyleyişle, demokrasi-dışı tavırlar ve yaklaşımlar. Dergilerinin/kendilerinin sanat-edebiyat felsefe anlayışlarını eleştirmediğiniz sürece, sorun yok. Ama mızrağın sivri ucunu onlara şöyle bir hafifçe dokundurduğunuzda bile, sizi onca yıllık yazarlığınıza/şairliğinize bakmadan aforoz ve tasfiye edebiliyorlar. Yüzlerinde eğreti duran demokrat maskelerini hemen bir tarafa fırlatarak, olanca despotik karakterlerini açığa vurabiliyorlar. Dolayısıyla, yazılı sanat-edebiyat dergileri, genelde, birer demokratik mevzi ve bağımsız düşünce platformu olmaktan çıktılar. Tabi, eleştiri-özeleştiri düzeneğini dürüstçe çalıştıran bir-iki dergi vardır belki fakat onlara da ben erişemedim, şimdiye değin.
İkincisi şu: İletişim-bildirişim teknolojisinin bugün vardığı aşamada, sanat-edebiyat verimlerinin (de) sanal ortamda yayımlanmalarına cepheden karşı çıkmak doğru değil. Yeter ki siz, yazdığınız internet ortamını hakkaniyet ölçülerinde ve uygarca kullanın. Dolayısıyla, insanlara doğru ulaşabilmenin kanallarını elektronik yüzeylerde de açabiliriz ve açmalıyız.
Kısacası: Bundan böyle, şiir, deneme ve eleştiri yazılarımı, görece daha düzeyli gördüğüm Edebiyat Defteri’nde yayımlama kararına vardım.
İkinci kez geldiğim bu kavşakta, içerikçe kendimi eleştirdiğim bir şiirimi yayımlamakla başlıyorum işe. Herkese iyilikler, güzellikler dilerim.
---------------------------------
KENDİME BİR ÇUVALDIZ
sen bana kulak asma!
dengesiz ve düzen-dışı biriyim
sağım-solum belli olmaz
bir bakmışsın: gerekçesiz-ölçeksiz
alıp başımı gitmişim yaslanıp yağmurlara
her beceriksizlikte birinciyimdir
en hafif işlerde elim ayağıma dolaşır
iki yumurta kırıp omlet yapamam
(hükmen mağlup sayıldım bütün boğuntulara)
süpürülmüş avluda yürümekten âcizim
sen beni umursama!
şiire bulaştığıma bakma sen benim
kayda değer bir izlek kurguladığım görülmüş mü
böyleyim: sökük-dökük
böyleyim: ışıksızım
allah’tan soyutlanmış enkaz altında
bugünlerin habercisiymiş meğer
o günlerde yaşadıklarım
kalbim avuçlarımda
çocuktum, ufacıktım, dolaşırdım ölüleri
uhrevî gölgesinde serviliklerin
sarsıla sarsıla
canımı sözcük sözcük didikleyen sevgili!
döşüne diken batmış bülbül müyüm ne
sürgünlüğüm sesimden anlaşılıyor
rüzgârını yüzümün atlasına yönlendir
sevilmeye sevilmeye pörsüyen avazım var
onu sevmeyi n’olursun öğren
götür beni, turgut uyar’ın ’göğe bakma durağı’na
dökülsün belleğinden kardelenli duyumlar
dökülsün bana
(*) : Bir Nokta, Ekim 2016, Sayı 177
[email protected]