5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
950
Okunma

Hoşça kal diyebildim usulca
Sesimi eski bir radyonun bozuk frekansına hapseder gibi
Anlaşılmasını istemediğimden belki
Ve belki de bir hoşça kal’a sığdıramadığımdan kendimi.
Duyulmasını hiç istemedim
Akan rimelime karışan acımın görülmesini de
Bir ömrü bir iğne deliğinden geçirir gibi,
Bir orman yangınında
Ömrünün tek gününü tüketen kelebeğin dağılan kanadı gibi,
Uzun bir kış gecesinin
Yaralı düş gücünün üzerini örtmesi gibi,
Usulca söyledim,
Usulca bir hoşça kal.
Üfleyerek geçen yaralardan değildi bu anladım
İliklerimde sıtmaya tutulmuş yarınların çığlığı
Ne kadar silmeye uğraşsam
Düzelmiyordu alnımdaki bozuk imla.
(Sil baştan yazamaz mısın tanrım
Alnıma kara diye çaldığın şu yazıyı.)
Hoşça kal diyebildim usulca
Gölgen,adı olmayan bir sokağı dönerken.
Artık hiç bir pencere göğe açılmıyor
Üstelik içimin türbelerinde hiç bir kandil yanmıyor.
Zamanın kendini inkar ettiği şu günlerde
Tenime keşkeler sürüyorum
Yaralarıma anason.
Hoşça kal sevgilim
Yüreğime yıldırımlar düştüğünden beri
Usulca gelen yağmura hürmetten
Ağlamıyorum
Kirpik uçlarıma hoşça kal demeyi öğretiyorum usulca
Hoşça kal sevgilim...
Necla Bektaş
5.0
100% (4)