0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
543
Okunma
Bırak...
Çığlığın sınırları aşsın
Melalin hakikat için iz bıraksın
Seni senden alan arzular kör kuyularda kalsın
Aklını karartan, vicdanını uyutan, şuurunu artırmaktan uzaklaşan ağlasın
Aksın kanlar, insana şeref ve onur sahibi yapan davalar, hak rızasına nail olmak için varlığını adayanlar, ihlasa boyansın
Can almak maksat değildir, can vermekte asıl olan değerden beridir, Yaşamak ve yaşatmak hak ve adalet adına özne olan gayedir, bu hakikat anlaşılsın
Ölüm...
Ölüm dersin
Sabah, akşam bahsedersin
Peki, niçin bu kadar gam ve hüzün içindesin
Ömrün yazılan akıl ve irade, bilinç kitabından mı çekinirsin
Neden yılandan, çıyandan bu kadar ürperir ve gözyaşı dökersin
Çürüyecek olan ten değil midir, onun zaten akıbeti belli değil midir, ruhunun hicranını mı kal eylersin
Hani sözün özdü, ahdine sadık kalmak ve samimiyet göstermek özne olan ümitti, zafiyet zaten belli değil miydi, neden icabet edersin
Nice...
Şuur sahibi şairler
Edipler, sanatçılar vardı
Yaratanın rızasına nail olmak için yaşarlardı
Kimisi arzunun tetikçisi olan hevese kapılarak şan için yol aldı
En önemli ve vazgeçilmez olan kutsal değerler saldırarak kendini paraladı
Unutulmayan ve milletin hafızasında her zaman yaşayan, milli ve dini hassasiyetlere sadık kalarak hoş seda bırakanlardı
Aşkı, sevdayı, arzuyu, hevayı, emeli, tutkuyu, hem asli ve hemde mecazi bakımdan anlayan, anlayan, yaşayan ufuklardı
Bu aziz ve necip milletin hiç vazgeçmediği ve vazgeçmeyeceği iman ve akide birliği, milli hassasiyeti, dirlik için anlayış ve nezaketini önceleyen, destekleyenler her bakımdan taktir edilmiş vicdanlardı
Mustafa Cilasun