Sıktığın dudaklarda, kan oturmuş düşler
Gıcırdar dişlerin kilitli çenende ümitler
Yıllar sonrasının çürümüşlüğünü seyreder
İki avuç dil arasına sıkışmış dilekler

Ak düşmeden yıldızlar yağar gönül teline
Dokunamazsın aşka, ürkek ellerinle
Cesaretten uzak gençliğin, zayıfken mum alevinden
Yürek nasıl/nasıl yanar derinden

Yar olamazsın kahkaha kokan sokaklara
Ağlarsın bağından kopmuş akşamlarda
Şaşkın ceylan gibi süzülürsün dağlarda
Kıyamazsın kollarını açan limanlara

Hüznü şefkatle basarsın bağrına
Mahcup ayaklarınla koşarsın tapınaklara
Aşikardır, lal olsa da can çekişen mahremiyet
Taş ocaklarında preslenmiş arzular infilak edecek

İçten içe palazlarsın geçmişi
Geleceğe gösterirsin elinin tersini
Beynin zonklar isyan ettirir davulları
Yırtmak istersin diktiğin yamaları

Unutmak istediklerin sık sık anımsadıklarındır
Zalim beslenir seni kanatır
Kadınsın oğullar doğursan da
Kalırsın çaresizliğinle baş başa.






Zühal Z...
25.04.08