Kimliklerin israfıydı ya da gerçek yüzün suya aksiydi yaşanan…hala bekler acaba sorusu cevaplanamayan…

Koştuğum dünlerden hatıralar dizilir teşbihin ipine
Günahlarım, sevaplarım, yaptıklarım, yapacaklarım
Ne olduğuma başkalarının karar vermesine alışkın değilim
Ne olmadığım hakkında hiç fikri olmayanlardan da bıktım artık
Sabah öğle olsa ne fark eder güneşe dönmüyorsa yüzünüz
Ben izbe caddelerde de gördüm sizi
Ben sizi makam mevki pazarlığında da tanıdım
Canımı incitmeniz neyse de de affı yok cananı yok saymanızın
Affı yok kirlettiğiniz umutların

Uyuyan değil uyaran olmaktı göreviniz …Bu yüzden koşulsuz kabulü değil sorgulamayı öğrendik öncelikle…

Zehir zemberek vurgusuz yüksek perdeli ses yetmiyor dilime
Erişmiyor tek telli sazın bestesiz, yeknesak güfteleri
Nerede durduğuma başkalarının karar vermesine alışık değilim
Nerde olmayacağım hakkında hiç fikri olmayandan usandım artık
Geçmiş veya gelecek olsa ne fark eder tükeniyorsa erdeminiz
Ben dünü inkar ederken de gördüm sizi
Ben sizi fikir fahişeliğinde de tanıdım
Canımı incitmeniz neyse de affı yok namussuzluğunuzun
Affı yok aldatmalarınızın


Yol sağlam olsa ne anlam taşır ki…Güzergahından sapan yolculukların menzili olmaz ki takip edilsin.

Kurban gösterip arifeye hazırlamak şark kurnazlığı
Oysa benim türkülerimde aç görsen doyurulacaktır
Çıplak görsen donatılacağı kazılıdır beynime
Devleti yaşatmak için önce insan yaşatılacaktır
Ben fakiri pazarlarken gördüm sizi
Ben sizi adalet simsarlığında tanıdım
Kıymık kıymık doğranırken tenimi besleyen ufuk
Kara bulutlar senden buharlaşıyorsa kimlik israftır.

SİNAN YILMAZ