3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1107
Okunma

-Kutlu Doğum Haftası Anısına-
I. Bölüm - Çoraklaşan Kalplere, Nisan Yağmuru İner
Hak daveti ayan beyan
Kâbustan kalk! Haydi uyan!
Hakikati göremeyen
Hiçliğe avare gider
Yollar türap çıkmazı!
Seller ummandan habersiz, gemilerim rotasız
Buzula dönen cemreli suların bestesiyim notasız
Kâinatın gözyaşı, Hâ/Mim Vav bulvarında
Kandil rüzgârları boynunu bükmüştü Bahira’nın
Karaya demir atmış gibiydi kirpiklerin avazı
Cibril yağmurları seslemeden
Sulu sepken kırkikindi sularında
Gölgesinde sağanak bulut titremesi Hira’nın
Elif yazdık kalbin okyanusuna eslemeden
Kâinatı halk etti, Gül’ün aşkına Rabbi
Cümle bahtiyar etti, seline revan kalbi
Toprakta uyuyanlar, bu yağmurla uyandı
Sürgünün yaprakları, gül rengine boyandı
İns ve cin fitiline, bandırılan yağ O’dur
Pervane yürekleri, yandıran çerağ O’dur
Sesiyle şereflenen, ses naraya dönüşür
Şefaatini çekse, kul çıraya dönüşür
Kararan gönüllerde, düş yanar, hayal yanar!
Islanan gönüllerde, ateş sönmez, gül yanar
O’na endekslenmeyen, gövde yanar, dal yanar!
Rahmetler çiselerken, Arabistan çölüne
Zahmetler başlamıştı, dost bağının gülüne
II. Bölüm - Firaklaşan Kalplere, Nisan Yağmuru Siner
Seven kalpte, dilde sohbet
Ayan beyan yâre gider
Sevilene yoksa rağbet
Ciğer pare pare gider
Teller mızrap çıkmazı
Çöle teşrif edince muştulu yüz, kalplerde başlar sürur
Yağmurlar hüzün sever, topraktandır nefesleri
Suların rengini yazmaya kalkan kalem yorulur
Kirpiklerde sembolleşir göllerin tanda ayak sesleri
Nutkum tutulur anla/tamam, hiçlikteki ikazı
Toplarken gece yıldızları, ellere düşer alkış
Yokluğun perçemi iz bırakır yüzlere
Adını fısıldarken kanadı kırk yerinden kırık kuş
Cibril’in rahmet yağmuru olur hayat verir cüzlere
İki cihan güneşi, gönüllerin tabibi
Kimsesizler kimsesi, ümmetinin sahibi
“Ümmetini kaygıdan”, hüzünlere bulandı
Pervaneler nurunun, ateşine belendi
Yolumun kesiştiği, ova O’dur, dağ O’dur
Gönüller otağında, sohbet O’dur, koğ O’dur
Anmayınca bedenim, gergin yaya dönüşür
Yüreğim hiç onulmaz, bir yaraya dönüşür
Sana doğru gitmeyen, ayak yanar, yol yanar!
Arı çiçeğe küser, petek yanar bal yanar!
Ferhat dağa pes etse, külünk yanar, bel yanar
Hayalinle dönerler, nuruna pervaneler
Şefaate kanarlar, miskin masumaneler
III. Bölüm - Kuraklaşan Kalplere, Nisan Yağmuru Banar
Durdur hikâye talanı
Yaşat bakaya kalanı
Bozmak için Hak planı
Huy edinen kora gider
Çöller serap çıkmazı
Buluttan bir hırka sarmış gökyüzüne, kanıktık
Esrik pervaneler devrana çıkar
Ha/Mim diye izarına
Ram olur nuruna âyîne-yi âhseni takvimin
Prangalı diller anlatamaz, sular üstü enkazı
Gül renkli şafaklarda k/anarken rüya
Yâ/Sîn Hâ! Ölü düşlerin pazarına
Esfeli safilinde sallanırken dünya
Örümceklerin örgülerinin öyküsüne tanıktık
Cemal’ine mazhardı, Allah, dedi “Habibim
Hatırına yarattım, sensin halkta sebebim”
Levhi Mahfuz sırrıyla, şairane sultandı
Kelâmullah nuruyla, âlemler aydınlandı
Maveradan güllere, bahçe O’dur, bağ O’dur
Muştulu gönüllere, yaşanacak çağ O’dur
Gül kokulu yolunda, günler aya dönüşür
Menzil hana dönüşür, han saraya dönüşür
Mermere kirpiklerden, yaş damlar, cemal yanar!
Her gece şafaklarda, mehtap yanar, sel yanar!
İsminden mahrum kalan, kulak yanar, dil yanar!
Gül kadrini bilemez, külden öte yanmayan
Kor ateşe yaslanır, serapla uyanmayan
IV. Bölüm – Berraklaşan Kalplere, Nisan Yağmuru Kanar
Ömür biter, kulluk bitmez
Istıraba sabır yetmez
Akil olan isyan etmez
Çağrıldığı yere gider
Kullar mihrap çıkmazı
Bir nefeslik aşk ararken ölümcüller tekkesinde toyum
Yazamadığım sözler var, tamamlanmayan cümleler heyhat
Nasıl hitap etmeli bilemiyorum bitap dillerle
Aşka hicret başlar çeşmelerden içerken abı hayat
Hıçkıran nehirler bulanık akarlar değişmez yazı
Ey Feleğin aynasında kanamadığım suyum
Senin nehrine saldım biçare ruhumu akdinde
Zamanın sehpasında hükmüm bitince sellerle
Heveslenirim kuşlara kuşluk vaktinde
Müşriklerin dilinde El-Emin’di lakabı
Tayyi zaman yaparak, olabilsem ashabı
Gül O’nu taklit eder, kokladığım ondandı
Dünyaya teşrifiyle, bir insanlık uyandı
Dünya denen kozamda, tutunduğum ağ O’dur
Müminlerin gönlünde, kurduğu otağ O’dur
Nur’una dalan gözler, bir deryaya dönüşür
O deryadan her katre, usareye dönüşür
Dokunsam hayaline, parmak yanar, el yanar
Sular ummana küser, Delibal’da çöl yanar
Gül dalına konmadan, şakıyan bülbül yanar!
Sürçü lisan ettiysem, hoş gör Ya Rab! Af eyle
Nisan seli aşkına, Vav’a döndür saf eyle
Celil ÇINKIR - DELİBAL
5.0
100% (6)