3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1201
Okunma

Bir ahdin peymanesinden tutup sabrımı
İçiriyorum kağıdın künhüne
Mikyası yok ellerimin tembihinin
Bir kul hükmünce yazıyorum iliğini aklımın
Sabahı vareden kaydımı tutuyor biliyorum
Biliyorum kalbimin teridir şiir
Maslahat gereği iteliyor habire hayata
Kelimeleri tutamıyorum sadağımda
Kemikli bir davası olmalı adamın önce
Zor gelince önüne direnmeli güneşlerini
Mutedil savaşları yürümeli adımlarında
Suskusu bile konuşmalı dudaklarında
İşte becayişi sundum şimdi etime
Zaman yaz boz kefaretini istiyorken
Tenim kırıştıkça fikrim geriliyor ya
Bunda da bir güzellik ihsanı olmalı
Kışkırtıcı sevdaların gölgesiyle çakılıyım kendime
Bir kirpi gibi korunmaktayım büzülünce
Uçurtması gözlerimin göğünde süzülene
Vurgunum ezeli niyetlerle
Ayetli yerlerimi dokunuyorum fisebilillah
Bu oymakta tükenmek yok ellerime
La havle çekiyorken lacivert denizler kıyılarıma
Bilirsiniz bir şarkıdan daha mülhemdir oysa
Şiirin efelenerek gelişi kalbe
Ah olsa da süzülse sebebini uyanarak
Çarmıhını gerse billur kadehler arasına
Örse ağını rüzgarın örsünde ağır balyozuyla
Bir yanık türkü gibi duvağını açarak
Sevse sınırdan sınıra koşuşturarak
Makamı mühürlü bir kıstı gibi boynumda
Yokluğuna kan damlıyor iniltilerimden
Ağladıkça çoğalan hüzünleri geveliyor yüreğim
Avuçlarımda tınlıyor gür sesi aşkın
Acıkıyorum
Bu ayrılıkta biriken kederlere
Bahanesiz yolculuğumu koyulaştı yine sesim
Mavzerimden akıyor gibi hayatın üzerine
Yaşadıkça ölen yanlarıma
Bir müşkül hatıra bırakıyorken
Yeni yarınları saçıp döküyor bakışlarım ufka
Hep diriltecek sevmesine adanıyor gibi
Bu kez muştulu bir damardan akıyor zamana