0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1140
Okunma
asrın kıyısına vuran çocuğun sessizliğinden
ışıkları oynatıp parmaklarıyla
aydınlığımızı sarsan...
bize hiç tanımadığımız bir kadını özletir?
sıcacık ve yumuşak bakışlı,
göğsüne yasladın mı başını
bütün savaşların birden kazanıldığı
şu kırmızı kanını insan olmanın
damar damar akıtan periye yaşamak diyorlar
(şöyle uzağından bakarak yaşamanın)
nedir yani, bir deri parçasını yırtıp geçerken ölüm
insan olduğumuzu unutturacak...
nedir? uyuyup, uyanıyormuşuz
nedir? öpüşüyormuşuz ya
nedir? nefes alıyormuşuz kafi...
sularını birbirine çarpıyormuşuz gecenin
köpük köpük vuruyormuşuz dalgaları
nedir? varmışız kafi...
bir oğlan çocuğuymuş, itiyormuş oyuncak bir treni
rengarenk bir ilkbahar bahçesinde
ölmüş babalarının yüzünden uzak olana.
yanağında dikenli tellerin yumuşacık izleri
saçları en mavisinden bir gökyüzü
gözlerindeki uçurumdan, kirpiklerindeki ormana
bir denizi uzunlamasına düşerken
ve iterken başka bir denizi
ölmüş annelerinin yüzünden uzak olana
durunca çok sonra!
durunca ki bir durak, mavi bir istasyon
binbir bekleme salonu,
ve kumdan kaleler...
ve sapsarı bir sokak lambası...
binlerce gitmelerden, binlerce gelmelere
geriye binlerce orospunun(!) birden çocuğu
(tutunca incecik ellerinden)
açık yaralarımız acıtıncaya
güneşler batıncaya
siz dedemin beşiğini kırıp dağıtıncaya
(bir ölümü olduğu gibi önce)
dokunup, tanıyıncaya,
uyuyup, uyanıncaya...
5.0
100% (5)