8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1259
Okunma
zaman ve düş
içinde ömür eskittiğim
iki sessiz fabrikaydı;
hayallerim ayaklarımın dibinde
rüyalarım hüzünlü bir soğuğun
titrek kollarındaydı.
yavaş yavaş çıkıyordu merdivenleri
bir basamak
iki basamak
üç basamak kırılır
hepsi belki
anlatmayacaksın kimseye
aç bırktığın kederlerini.
kovarken bile sevgiliyi
severek baktım arkasından
efkarı ıslatır beni gecenin
öfke şimşeğe dönüşür
sevgide kaç savaşın mahsumiyeti var
ömrün tüketileceği daha başka
kaç şiir ve kaç insan?
zeytin dalları da kırılmış memleketimde
dallar yapraksız mevsimlerin cehennemi
kardeş kardeş illede matem orucunda
bu yüzden gömerim kendimi kederlerime.
beni zeytin dalı diye yontun
kollarından budayın tüm şiirleri
güvercine benzesin içindeki anlamlar
çekip çıkarsınlar yüreğime saplanmış hançerleri.
ben yaralıyım sevgili
nasıl da katletletmişiz zaman ve düşleri
kendimizi,kentlerimizi
seni,şiirleri ve düşten zeytin dallarını
kurban ediyor
kentlerimin ırmaklarında ışık tutarken ellerim
gözlerim arıyor kendi gülüşlerini.
Zeki Nurçin