8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1355
Okunma
büklüm saçlarınla serin
görgün gözlerinle çakmak çakmak gelirdin
zulanda hırçın
kaçamak kargülleri belirirdi..
vurgun öfkeleri bezerdin isyanın fetvasına..
kuru ekmeğin düşlerindeki kırıntılarına
üşümüş serçeleri kondururdun
uzlaşmıyordun yasal gizlerle
--güneşten üşengeç
--aydan kaygılıydın
ekşi tada göveren eriklerin
çocuklarca yolunan meyvelerindeydin
yağmur yemiş ovalarda..
terkettiğin bir ozanın
esin kaynağıydın geçici ayrılıklarda
kaf dağlarının ötesinde bir masaldın
çırpardın kanatlarını
ayrılıkların közünü alevlemek için
sonra tutuşurdu tüylerin
yarım kalmış mutluluklar tutuşurdu...
fesleğen kokusu damlardı bakışlarına
omzuna çağırırdın bütün güvercinleri
bilsen kahır nemenem sızlatırdı
sevi’nin geleceğini
azlederdin hemen yalnızlığı
sessizliğini yankılara vurarak
sarsarak perçemini kızıl güllerle
kızıl güllerle!..
durgunluğunun sırma tellerini çözerek
ve suskunluğunun
ve kederlerde, ayrılıklarda.
birşeylerden ayrı düşmenin
köşe-bucak günleri..
resimlerinin yanında mavi dağ çicekleri
--senfoniler
--derin düşünceler
sarsılırdı bahar dallarının gölgelerinde..
ve sen kaygıyla
kapanırdın kimsesizliğin ayetlerine..