0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
808
Okunma
güneşi anımsatan gözlerini sevdim önce
ıslak kirpiklerini
kanayan yüreğini
ve siyaha çalan saçlarını
ve sesindeki titremeyi
hiç dokunmadığım tenini
hiç tutamadığım ellerini
sevdanı, özlemini sevdim
mutluluğa hiç inanmadım
ama yüreğimde seninle mutlu oldum
kurşun sesi kadar gürültülü bir şehirdeydim
şehir griye örtünmüş bedenini
içinde ölü bedenler hiç eksik olmaz
ve barut kokusu sarar gökyüzünü
ve adınla ağıtlar yakar gögsüm üstünde analar
ve ciğerlerimde söndürür ateşini bu şehir
şimdi hangi mevsim çiçek açar bu şehirde
hangi karanlık aydınlığa kucak açar
ve hangi güvercin kanat çırpar özgürlüğe
bir şiire tutunur gibi
boğazıma düğümlendi bütün sevda sözcükleri
ve dilimde keskin bir bıçak acıyı bileliyor
kimi zaman and içilen bir söz oluyordun
kimi zaman bozulan bir yemin
ama en çokta içimde kanayan bir yara oluyordun
acılarıma el basa basa susturuyordum
bir yemini dişlerimin arasında sımsıkı tutar gibi
el ayak buz kesmiş bir hayatı seyrediyorum
kör ve paslı bir pencere ardındayım
yüzümde kar kırığı bir sessizlik
ve şakaklarıma düşen bir ceset kadar suskundum
ama toprağa düşen kuru bir yaprak oluyordum
sonra toprağa düşen yaprağı göz yaşımla suluyordum
ateşlerde yanıyordum
küle karışıyordum
bütün doğrulardan vazgeçiyordum
her yanlışın içinde doğru bir şıktım
ama hiç doğruyu bulmuyordu sevda
bir şiir kadar uzaktım sana
ama bir şiir kadar çok sevdim seni
ibrahim dalkılıç
5.0
100% (3)