1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
971
Okunma
hüznü mabed eylemiş binleri geçmiş şair
derin bir hıçkırıkla yokluğu kucaklamış...
tertibinde belki de kör dünya kuyusunun
serin korkuluklarla köşeyi bucaklamış
her duyuşta bir nifak
her nifakta bir duyuş...
hangi fitne zinciri acıları sırtlamış
bu bilinmez diyarın bilinmez derininde...
duymayın efendiler
ey bacılar
yiğitler...
feryadım nar alevden hissedar akislerle
aynam karardı yandı kaplandı kor sislerle
kol kola umutlarım yerin altından kaynar
ezberin sağırlığı
idrakin bağırdığı
minicik bedenlerle taşınan ağırlığı
eşlik eder durgunluk karartıp simaları
maharetsiz bir duygu kaplarken dimağları...
sabaha köprü kurmuş iki direk bekliyor
arkasına en çökük geceleri ekliyor...
geçerken an ansızın en uykulu halinden
geçer bir ben cansızın canansız ahvalinden...
mecburiyet boğulur her bir ana kucağı
mahrumiyet doğurur mahremiyet elinden...
aczin derecesinde artarken vecdiyeti
asrın keferesinde eriyen art niyetim
inmemiş dualarda
dinmemiş şualardan
bir elimde diğer elimin azamsız eksikliği...
mekansız bir hal ile hallenen meskensizin
ve kansız bir vücuttur hal diner mesken sizin...
can-i
5.0
100% (1)