1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1034
Okunma
-Heybemize düşmüş tüm gerçek aşklara-
Küçücük bir pencerem vardı,
Bin melek ordan, seni seyredalardı;
Fazilet ve zarafet endamında,
Nedamet mi var dudaklarında?
Bana sorsaydılar, kırmızı derdim!
Bana sorsaydılar, kapkara gözlerini,
Kan gibi, şarap gibi resmederdim!
Kızıl şafaklara saçılınca hürriyet;
Nehir gibi saçlarında aşka hüvviyet,
Gözlerindeki dirayet,Venüs’e ihanet.
Sabret; bizde güleceğiz nihayet.
Zamanı geciktirilmiş bir gülüşün var evet,
Cinayet işlettirecek bana mısralarca,
Asırlarca çalınacak kutsal bir ezgi gibi
İsmimiz anılacak ve yalınayak yürür gibi,
İdam sehpasına, öylesine şen öylesine şakrak
Aşkın tınısını celladın baltasına bırakarak
Bir koku yayılacak ikimizin dudaklarından
Bir türkü, bir minnet, bir umut ve en nihayet
-Burcu kokusu, darağacında-
Kim demişse boş demiş ‘ölüm ayıracak’
Binlerce ilmeği geçirin boynuma
Kırılsın kalem, umuda tutsak olmuşsa
Kırılmış kalemide bana verin kanla dolmuşsa.
Bana sorsaydılar seni, gözlerini, ellerini
Zamana inat rayihanın delillerini...
Kan gibi kırmızı derdim, tende can gibi
Cümle alemin sofrasında nan gibi
Bir tek benim için var gibi, Elif gibi
Bana sorsaydılar seni, ben gibi derdim
Bana sorsaydılar yinede seni,
Gözlerini kapat dinle sözlerimi;
"Sen tanrıların yazdığı bir şiir
Ben mahpusunda küflenen şair,
Yoksan, gecemde ızdırap dolu bir düş
Hayyam’ın mirasıyla gözden düşüş
Tokat gibi çarpılıyor yüzüme feryadım
Bana sorsalar kelimeleredir isyanım
Tanrılarla güreşmeye yok dermanım
Son notasına gelmişken fermanım
Nutkumda bir düğüm, sessiz figanım
Çünkü ben, kara gözlerine hayranım."
Bana sorsaydılar kırmızı derdim,
Bana sorsaydılar nefes gibi resmederdim,
Bana sorsaydılar derdin nedir, nedendir
Söylesene bu kalp ile Elif’ten başka ne derdim?