3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1003
Okunma

Gittin
efkarını bırakıp hayatın çıkmazlarına
fırlatıp uzaklara sızılarını, gittin
kafanda depreşen anılar
yorgun yüreğine yüklediğin gam
ve sırtında sızılı hüzünlerle
Gözleri uzak dağlara çevrili
göğsünden vurulan bir şiir avcısıydın sen
kanadıkça içine aktın
öpsem kapanır mı ihanetin açtığı yara göğsünde?
ceylanlar iner mi pınarlara?
bahar gelir mi dağlara?
akasyalar boynu bükük şimdi
rüzgar suskun, yıdızlar yaralı, ay solgun
yitirdi rengini hayat
kimsesiz dostluklar acıtıyor içimizi
kirpiklerimizi boynu bükük yalnızlıklar ıslatıyor her akşam
yürüdüğümüz bütün sokaklara adını verdim kendimce
Gittin
hayatın sancısına isyan ederek
döktün yaprağını sevinçlerin, gittin
şimdi ihanet yağmurları yağıyor yaşamın yamaçlarına
sensizliğe, sevgisizliğe, boğuluyoruz her gün biraz daha
gözlerimizde onulmaz sızılarla, gitgide büyüyor yalnızlığımız
avucumuza bıraktığın hoşçakallarda yanıyor içimiz
anladımki her ağaç kırılan dalına ağlarmış
her gül koparılan goncasına
gittin
fırtınalar düşürerek yüreğimize
yağmur oldun, kar oldun, tipi oldun
rüzgar oldun dönüşsüz savruldun uzaklara
şimdi gözlerimizde salkım salkım yokluğun
gittin
ihanet darbeleri yemiş yüreğinle
ardında yarım şiirler, yaralı düşler,
sessiz gidişler
ve karanfil kokularında gülüşler bırakarak
gittin.
bir daha dönmemek üzre...
Nuri CAN
5.0
100% (8)