2
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
783
Okunma
kurumuş su olmalı camdaki leke
karanlığı avutan sesi tanımıyorum
ya da biri duvarın ışık sızan yerine balçık sıvıyor
pencerenin aydınlığına inat
hafiflik mırıltılarıyla güneşin taşlara dökülmesi
sesimizi duyup tıkırtılar çıkaran evin şeytanı
beyaz önlüklü mutluluk karesine dönüşüp
sonsuza dek hatıralarda gülümseyecek
gözlerinden sevgi damlatan kıpırtı elbet bir çocuğun neşesidir
mutluluğun nerede biteceğini bilmeden takılıp kalmak çalılıklara
ve aniden göğe bulaşırken ferahlık
bulut oluvermek tatlı yağmura
parmaklarımda nota olmaya yelteniyor his kuşları
kokular yol alırken bilinmeyen çağlardan
bütün çiçekler yanılmış olamaz
ölümün özünü besteliyor hayat oyunu.