3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
477
Okunma
yokluğun bir kurşun sesi gibi
gelip vurur sinemden
ve ben
mevsimsiz bir sonbaharı yaşarım
hüzünlerim hep yaprak döker bu mevsimde
sonra her yağmur damlasını koynuma akıtır
maviye çalan yalancı bulutlar
bulutlarda hüzünlenirmiş
bunu koynumdaki yağmur damlaları söyledi
ve ben
bir türkü
bir şiir
bir söz olup
kaybolup giderim gecenin karanlığında
dağ başlarından güneş yüzüne yansıyınca
kırlarda serçeler dans etmeye başlar
ve uzun bir yolu soluksuz gidersin, tek başına
nefesin rüzgarın uğultusuna karışır
saçlarının kokusunu öyle içine çekersin
sanki bir çiçeği koklar gibi
sonra sokaklar gecenin sessizliğine terk eder yalnızlığını
sokak lambaları içini aydınlatmaya yetmese de
şehrin güzelliğini yansıtır bir bir
ilk aşk gibi
son aşkı ararsın
için buruk
için karanlık
için ölü
bir mezar yığını gibi
bir ateş düşer
tutuşur gece
alnında soğuk bir özlem gezinir
ellerin gülümseyen bir çiçeği arar
parmakların susuz bir toprak gibi kalmıştır
ve belki susuz çöllerde kalmışsın da haberin yok
geceler karanlıktır
ürkütür seni
şimsek seslerine karışır çığlıkların
yağmur yağmur üstüne yağar
alıp götürür tüm özlemlerini
acı bir siren sesi gibi
uzaktan
yakını özlersin
yakınlar ölmüştür
haberin yok
mesafelerde ölmüştür
ve sen
ben
bizde
ölmüşüzdür
haberin yok
ibrahim dalkılıç
21/09/2016
21:25 izmir
5.0
100% (3)