7
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1283
Okunma

bir keklik öttü çoook uzaklarda
“-daa haa ” diyerek
“-de haa ”
“-deyhaaa”
“-di ta ya len”diye güya
gösterdiler bana da
seçemedim yine de
“-ıhı len”
“ıhıcık ya len işdehecik”
ı-ıhh! dedikleri yere aval aval baktım da
“ol gör ” seçemedim niyeyse
..
“işdecik ya len yavrılarını toplayıp batı(r) ya”
çok geçmedi uzaklarda bir keklik daha
başka bir tepeden, öbür tepeye
bir diğeri de karşılık verdi ona,
biri coştu, diğeri geçti onu
ondan ötekine
artıkça arttı coşku
onlardan bize
ebemgil de bize bakıp,
tokucu birakıp
herkeş gibi dineldi
herkeş gulak kesildi
karşıdan karşıya keklikler dinlendi epeyce
..
pusar, sinlennirmiş niyeyse
palaz ararken duzak bulduk
çalıların karaltısında
sopa-taş derken bozduk
bozup-dağıttık sağa-sola...
güya duzağa düşen av debelenmişte
agam “-bu duzağa düşen kekliği, tilki bulur yer” dedi
“tuzağı bozma nedeni” olarak
sonra da aklına, belki
babamın kurmuş olabileceği geldi
“-kimseye deme” dedi
“-sırrımız olacak”
demedim kimselere
sanki “hayır” deme şansım varmış gibi.
ebem illa bir şey söylerek,
koruyup kollayacak
“-dıkgat edin üstünüzü başınızı, çöğüre
çalıya dakdırıp, yırttırmayın” dedi
sanki cedid-yeni de
nayeti agamın esgileri,
ordan-ora bir elöpeni kovaladık
kuyruğundan yakaladık
o kaçtı kuyruğu kaldı bize
bir tosgaba gördük taşladık
olmadı ters çevirdik, sırtının üstüne
agam; “-siğil atar bu” dedi telaşlandık,
debelendi, taş koyduk irice
taş devirmece “kale” oynadık,
ben yarı mesafeden attım
yine de
ildiremedim bir tane bile
söğütten ayrılan dallarından atlarla yarıştık
ben agamın terkisinde
tosbağayı ayağımla düzelttim gizlice
eve dönmeden önce
“-Alla(hı)n yarattığı ma(h)lık”
sellerin yardığı, taşlar yığdığı
dere kıyısı boyunca
üzerlik kokulu bayırı tırmandık
agam ebemin sırtında
ben üçünden gün almamışlığımla
“kendini ispatla”mak değil,
baya bildiğin işkence
köye herkesten önce
söğüt dalından atıyla agam ulaştı
arkasından diğer oğlanlar
eşeklerin arkasından kadınlar
onlardan çoook çok gerilerde
ben vardım elbette
çelimsiz, mahzun, buruk, cüce!
iki gözü iki çeşme..
ben bana acırdım, “zavallı
ne, söğüt dalından da olsa atı
ne, mızıladığına aldıranı
ne de sırtına hopuç edeni vardı
dingin, gözleri kan çanağı”
“-taha üçünün içinde
dördünden gün almadı”
üstelik ikinci çocuk!
“ha var, ha yok” işte!
öğeyiden hallice..
DİPNOTLAR
da ha, dahacık: bak işte orada anlamında
de ha / te ha : işte orada
deyha : bak taa orada, (bir şeyi işaret için kullanılır)
di taa : bak orada
ta di ya : orada, bak taa orada
ıhı, ihi/aha: işte, hemen yakında, aralı değil anlamında
ol gör : bir türlü, ne yaptıysam
garaltı / karaltı : görünmeyen, alaca karanlıkta tam olarak seçilemeyen, hateketli tahmin edilen şey
elöpen: Süleymancık, yusufcuk, kertenkele
tosgaba / tosbağa: kaplumbağa
üzerlik: genellikle yeşil kalan, hayvanların yemediği, tohumları boncuk gibi dizilerek nazarlık yapılan yabani ot
5.0
100% (5)