0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1053
Okunma

kuytudaki yarıktan taşan
bulanık su
yalpalı bir yolu
çamura buluyor
ayyaş sesi
geceye serenad
suyun ayyaşlığında bir kedi
derin uykusundayken şehir
geceyi vebal taşır gibi yüklenmiş
kuytusunu arıyor
yürürken tüm şehir onun
ama ıssızlığı en iyi o biliyor
kabusundan yeni uyanmış
bir çocuk
perdeyi aralıyor
uykuya yenik düşmekten tedirgin
aya yalvarır gibi
şarkılar fısıldıyor
bir an önce güneş doğsun diye
ve peruğu elinde bir adam
ıssız bir kadın gibi
yalnız,
özgür
tedirgin adımları
acıya sürdüğü makyajıyla
burukluğunu bırakarak
geceye karışıyor
soğuk iklimindeyken mezarkent
yitik hikayesi için dua bekliyor
daha kaç hikayenin sonu
bedbaht,
elem,
çaresiz
kemiklerimi kırıyor
ve ben
yeni bir son düşlüyorum
bildik hikayelere
başlangıcı
pencerenin ardında bırakarak
mesela,
gün doğumunda bir adam
şarkılar söyleyerek
peruğunu tarayacak
gözümdeki
hikaye yorgunluğunu
görmeden...
herkes
çok,
çok,
çok
mutluyum diyecek
hikayesinin sonunda.
Hüseyin Gökmen
14/08/2016
20:50