4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1338
Okunma
Sana medeniyetten bahsediyorum
Masanın ucunda biri -adam diyor ki bıktım
soğudum her şeyden
Her şey soğuk olabildiğince
tenin bile, öpmekten yorulmayan o kıta
yarınca uzaklar iyidir diyorsun
iyilerden bahsetmekle geçmiyor ömür
kötülük yapalım
mesela dişlerini geçirmek gibi aynı elmaya
yarısı filan olamayız
uydurulan ne çok masal var
bacaklarından akan ilk kan gibi
dikiş iğnesiyle yeşil bir ip geçiyor
tane tane tanrıya inanıyor masa
sandalye çay tabağında
kaşığı kalıyor ellerinde
lütfen uzatma o ellerini bana
şerbetli bir gün, kaldıramıyorum
hiç sevmiyorum cadde başlarını
beklemek geliyor aklıma
seni, bir vakti yok
ölüm kokusuna karışan tozlar
insan koklamak istemiyor
ıslak ayaklarıyla çiçeklere koşan çocukların
ıslak burunlarında seken ceylan
bir zamanlara kalıyoruz
pazara, pazartesiye, ay oluyor, hazirana
hiç sevmiyorum
gelemeyenleri
sonra bir yerde piç oluyor
anlatılacak şeylerin başında izah yok
sıkılınca şu atletten
çamaşır suyuna basıyorum renkli hayalleri
bizim hayallerimiz
apışarasında su güvenli akar
ellerin korkak olmasın, pençeleri tüfek
gençler daha ne kadar gidebilirsiniz buradan
öte güzel bir dünya sineması
afişe özenen kadınların saçlarında kelebek toka
düşürdüğünden biliyorum
saçların alışıyor sonra karanlığa
bir şarkı ağzımda- dinliyor bir kadın:
gitme, gitme uzaklara, uzaklarda neler var
burada sevgi, burada gözyaşı, birazda keder
inan bu bize yeter
yeniden doğunca bir çiçek oluyorum
ağzında ıslanmayanlara soylu bakla
güneş vuruyor kalbime
sen vuruyorsun
göğsün vuruyor
tarih asla affetmeyeceğimden yakın akış
kuru güller avucunda ufalanıyor
ben. çoktan son gecesine giriyorum evrenin
korkarım o bunu biliyor
5.0
100% (7)