1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
809
Okunma
bazen bir kurşun sesi değiyor yüreğime
sanki sevgilim göz yaşımda suluyor solan çiçekleri
ve bir yara büyütüyorum içimin sessizliğinde
durup dururken kabuğuna dokunuyorum
sonra hırçınlaşan bir mevsimi susturuyorum
mevsimin soğukluğuna parmak uçlarımla dokunur gibi
yine şehrin kör karanlığında kalıyorum
iki dudak arasındaki engellere takılıyorum
ve dudaktan kalbe kanıyorum
oysa ne hayallerim vardı
ne özlemlerim
ne mutluluklarım
hepsi bir bir tükenirken izledim
hepsi bir bir kaybolurken sesinle
ellerim, yüzüm, gözlerim korkak bakıyor bu aralar
korkuyla bakan dizginsiz bir şiir kadar sessizim
belleğimde kalan sesinle konuşuyorum
bir idam sehpası kadar soğuk bedenim
çocukluğumun sevinçlerinde kaldım yine
hem dağların ardındaki güneşi bekliyorum
hemde kırlarda açan çiçekleri özlüyorum
oysa çoktan soldu içimdeki çiçekler
çoktan battı beklediğim güneş
bu aralar anlamsız sorulara takılıyorum
anlamsız düşler kuruyorum içimden
içimden konuşuyorum seninle
karanlık vuruyor yaşlandıkça yüzüme
ve müthiş bir yanılgıda kalıyorum
bir kadın durup dururken nasıl özlenirse
öyle özlüyorum seni
çıkrığı olmayan kuyulardan
terle yıkanmış bedeninden
varoşların gecekondularından geçiyorum
penceresinde kuş oluyorum sevgilinin
ekmek kırıntılarıyla karnımı doyuruyorum
sonra tellerle çeviriyorlar sokak başlarını
ve vuruyorlar umutlarından
vuruyorlar
sonra gökyüzü içini döküyor sokaklara
damarları terk eden bir kanda boğuluyorum
n’olur göğsünde kalayım en masum halimle
n’olur dön yüzünü o intihar sehpasından
bu ölüm son ölüm olacak biliyorum
ibrahim dalkılıç
06/07/2016
15:50 izmir
5.0
100% (2)