4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1433
Okunma

Hallirbem
epeyli bi zamandır avcı;
epeyli bi zamandır avcı;
eli boş döner olmuş
binbir umutla çıkdığı avdan
çoluk-çocu(ğu)n nafakasını
barıda, saşmaya döktüğüne pişman
av yarenliği edilirken, utanır olmuş
artık ne av’lı hülya kurabiliyormuş
ne de eller gibi palavra atıp
tutabiliyormuş
herkesin gıçıynan güleceğini zannediyomuş
“-Hallirbem gene bi ğün Kocadağa
ava ğeder
dolma çifteyi omzuna asıp,
iki gözün ikisine de sıkı basıp..
ne dağlar aşar
ne goyaklar deper
ne bir tavşan izine rastlar
ne bir keklik sesine
havsizden
bi çilkeklik sürüsü gakınca barabar
ne zaman besmele çekecek
nerde “göz, gez, arpacık” de(ye)cek,
seninki horuzu galdırıp,
dipçiği omzuna dayamadan tetiği asılıp
ardı ardına keklik sürüsünü darar
içinden kendi kendine
“-hinci şeytanın bacağını gırdık” dermiş
“kaş zamandır avım dutulduydu
hemi de
kimlere avsınnatdıysam,
anam kaş tefa genş gız donundan geçirtdim
ne gadar okutduysam da bi şiy vuramayodum”
palaskadan iki çilkeklik salladırayın höyle”
emme gene de netçe mafiş bi türlü
av avlayamayodum
bi elinde çifte
yüzünü dönmüş gövyüzüne
“-hey gök dinine yandımın,
biçcik bari yere düşse nolurdu
dönmüş yüzünkuyu
köye aşşa gelip-gelikene
ana!
bi baksaykına iki davşan oynaşıp duru..
bunun farkında bile değillerimiş
emme gene de atmış bu kendini sipere
tüfe yüzüne almış, menzilde, unutdu mu
davşannar kendi dertlerindelerimiş
kendini tekral pusuya atmış
bi yandan da davşannarı
kaybetmeyen diye
yatdığı yerden tığlarımış ..
vurmaya gaksa dolma tüfek boş
çifteye yattığı yerden barıt,
arkasından paçavra depmiş
saçma doldurmuş
paçavra depmiş tekralından
gapsini yerleşdirmiş
tüfe yüzüne almış,
bakmış davşanlara -o değilden -
hâlâ oynaşıp-galgışıp duruyollar
bunu ırgaladıkları bile yok
davşanın birini gözüne kesdirmiş,
tam tüfe(ği) tetiğine basacak
aklına ğelmiş
“-len şinci ben vursam
bunnarın birini vururun
heş değil biri gaçarsa ötekini,
belki de ikisini de vurun
en eyisimi ben dolma çiftenin
iki gözünü de doldurayın demiş
gözleri davşannarda
elleri gargıda
barıt, paçavra,
saşma
gıynaşmadan
ses etmeden usul yollu depmiş
iki gözünü de doldurmuş yattığı yerden
davşannara yaklaşabildiği gadar
yaklaşmış sürünelek Hallirbem
bakmış davşanlar hâlâ oynaşıp,
tünlüşüp durular
pusuya yattığı yerden nişan almış birine,
usulcukdan horuzu galdırmış
tetiğe dokanmasıynan birlikte
ne olduğunu anlayamamış
kendine geldiğinde;
yüzü gözü kançanağı,
avurdu avcında
haralda .mına godumun döyüsünün biri
oradan bi kayrak daş
vurdu suratıma” deye
etrafına bakınmış
bi yandan da
çevresiynen yüzünü sarmalamış
bi baksaykı çiftenin dipçiği gırılmış
sağ namlısı patlamış
burkulmuş, dağılmış
“ülen desene” demiş kendi kendine
“biz çiftenin bi gözünü iki kere doldurduk,
verilmiş sadakamız varımış valla
tüfek palamparça,
namlı yırtıldığına ğöre
bizim surat valla darmada(ğa)n olurdu
ya Rabbim şükür emrine”
deben düş yüzünü dutalak, gakmış ordan,
“avlanmanın ırızık olmadığı”nı idirak etmiş
“kan akıtma”nın,
“mahlukatın canına kıyma”nın
heş eyi olmadığını
dinimizce de caiz olmadığına
ganaat getirmiş
“-bu işin ne kitapta,
ne sünnet de yeri yok” demiş
oynaşıp duran hayvana ataş ettiğinden pişman
çilkeklik sürüsüne tüfek sıktığına bin pişman
asıl da asıl “besmele çekmediğine”
tövbe istiğfar etmiş
“vurmaya galktığım mahlukatın da yavrıları
ayilesi, anası-bobası vardır”
deyelekden kendi aylesi gelmiş aklına
“-Allah çoluk-çocuğuma nasip etmesin” avı
derde derman uçu filen vurma(ya)can deye
yemin-billah etmiş
accık aşşa enmiş..
nakısına olcak ya
iki garağöz keklik yayılıp duruymuş
“Cenab Allah beni sınayo” demiş
içinden “-töbe estağfirillah töbe”
deyelek görmezden gelmeğ isdemiş
emme, yan gözü de tüfeen sol namlısına getmiş
keklikler hâlâ oynaşıp duruyollarımış
Hallirbeme adırdıkları yok
gaşla göz arasında barıdı saşmayı depmiş
“-nasolsa yeminimi duyan bile olmadı
avdan vazgeçermiyin len” deye
.mına gorun tüfeenin bobamdan mı galdı
bi ta(ha) alırın, hemide gavır malı
doğrulduvumuş kekliklere
güüüm,
netçe değişmemiş
yolda gelikene
gonuşurumuş hemi kendi kendine
hemide gülerimiş, hu ettiklerimi biri görse
gonuşduklarımı duysa diye
“-cık! cık! cık”
“-valla kendi anladıvıdı
bilmen yalan, bilmen essah
bilisiniz avcı yarenniğinin
yalanı bol
avcı milleti bireş bolatan olu(r)”
“-ıccığı bile olsa doğrudur
canım
değilise
niye töbe istiğfar etsin”
niye gezsin ömrünce yırtık suratına(n)
başka bi nedeni yoğusa
DİPNOT
çilkeklik: bıldırcın (eti yenmez bilinirdi)
mafiş: ne gezer, sıfır, iflas,
yüzükoyun, iniş aşağı anlamında
depmek: sıkıştırarak doldurmak
kapsül: ateşlemeye yarayan eczalı kısım
o değilden: habersizce, bilmeyerek, hesaba katmadan
ırgalamak: gaale almak, aldırmak
kayrak: yassı düz taş
çevre: pamuklu dokumadan genişce mendil
5.0
100% (5)