19
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
874
Okunma

Tüm babaların, babalar gününü kutluyorum efendim.
Ebediyete intikal eden babalarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Desen ki; demlendiğimden ötesini içiyor şarkılar
Ve sussam sığındığım o sakil gölgede;
Hele ki hayatla arama nifak sokan hallice…
Demelerden ibaret olsam keşke
Ve şu beyazı donattığım sihirden bulaşsa
Üstüme başıma.
Sezgilerimden muzdarip olmanın da ötesinde,
Sığındığım ama sığamadığım küçük tabuta,
Ellerimde tozlu yolların yorgunluğu,
Silsem kirini pasını evrenin
Hele ki her atıl hücreye hapsetsem
Kemirgen düşlerimi.
Semirdi yine kargalar,
Bilemedim ölenlerin asla geri dönmeyeceğini.
Babamdan biliyorum oysa:
Söz vermişti sükûtu delen gözlerimde derin
O muzip gülüşle ve
Şen şakrak boyarken pervasız gölgeleri,
Sencileyin, demişti de,
Gelmedi işte gerisi.
Gelemediler hayli zamandır,
Sarmalında hidayetin,
Paylaştığım mabedimin misafirleri;
Gönülsüz, pervasız çoğu zaman,
Belki de tehir etmeliyim ölümlü düşlerimi.
Sarkacın boyutsuzluğuna sığındım sığınalı;
Ah ki o gel-gitleri aklın,
Kovuklarında yaralı kuşlar;
Kimselerin görmediği.
Hicazı saklı tutsam da, geri duramazken
Sıkılgan mizacımın durağanlığında;
Koşullu imler tehdit ederken yargı yüklü
Edimlerde çatık kaşlı bir selamı
Alınmazken üstüme.
Üstüne üstük köhne bir kehanette saf tutmuş yangılardan
Alıp da nasibimi,
Çöreklendiğim kurumuş çeşmenin
Lahit lehçesinde,
Hangi buyurgan imge ise
Tehdit yüklü bir serzenişle toz duman,
Şu revnak sancımla kader birliği ettiğim
Bir günceyi içerken yerli yersiz.
Sırdaşı mademki imde çağrışım yüklü
Gölgeler kadar geçit vermez bir tümceyi
Tehir etmekle eş değer,
Ertelemek hayatı:
Nereden başlayıp da çözsem şu kördüğümü.
Hem belli mi olur,
Kayıp gidenlerin nefesini geri çağırırım da
Şifa bulur içimin yangınları:
Hem de en muteber terk edilmişliğin coğrafyasında
Saklı tuttuğum tehditleri de lav ederim,
Derken görünmezin indinde
Tav olan yüreğin kancasında
Tutuşan aşkı azat eder Tanrı.
Kırsalında, böğrün acısını yaşarken doya doya,
Nasıl bir hezimettir ki
Şu beynamaz düşlere yüklemişim de koca bir ömrü,
Evrenin su götürmez gerçeğinden bihaber
Arşınlarım Bağdat yollarını.
Yine de bulamadığım,
Sormadan ibaret bir edimde sessizliğine doyamadığım
Ahvalin gömülü sarnıcına
Buyur edilmişken nefsim;
İşin içinden çıkamazken,
Soluksuz kalırım bir hevesle de,
Ölümü zikir eden yüreğin küpeştesinde
Yeniden doğmaya çeyrek kala,
Süzülürüm iki dünya arası,
Köprüyü geçememek değil kaygım
Yeter ki ölüm fazla geç kalmasın.
5.0
100% (27)