17
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
2155
Okunma

Hünkârı iken sevi dilinin o muteber zincirde kaybolmuşluğum…
Otağı kurduğum kelimelerin tezahürü kadar
Yeknesak bir teselliden muzdarip bir kelamken
Çıktığım yolda dokunduğum her gölge:
Dirayetsizliğinden vakur bir sancıya denk düşen
İmlerin yorgunluğu fazlasıyla telaş yüklü,
Kırçılı bahtın en nazenin, hırpani yoldaş.
Öğüttüm üzünçleri:
Muhtemel cümlelerle ki temkinliydi her biri
Ve peşkeş çektim acılara
Sağalttığım hangi imge ise,
Saldım gökyüzüne;
Meleklerin kanadına serdim mutluluk kadar
Kutsal bildiğim her hutbeyi
Ve serpildi aşk başakları,
Tehir ettiğim o tek kelimeyi
Boca ettim bilinmezliğe.
Tüm hırpani gölgelerle el sıkıştı aşk Tanrısı,
Kırık dökük mabedi, gönülsüz yorgunluğum
Kadar serkeş olmasa da,
Soyunu sopunu imlerin mimledim
Telaffuz ettiğim isminle yâd ettiğim dünleri
Ve mihrak bildiğim nefretten türeyen ne ise,
Uzağında seyrettim o iflah olmaz çocuk düşlerim
Kadar kırılgan bir rotada tepe taklak olduğum,
Metazori bir ıssızlığın gizilinde
Ve denk düştüğüm o nöbet ki,
İkrar bildiğim her tümceyi
Yeniden koyulttu devran.
Açmazı belli ki ömrün,
Tınısı o boğuk sesinde nefret kusan
Sakıncalı bir edimde konuşlanmaksa
En sığ kıyıya,
Hani olur da, kayıp giderim
Bir yıldızın tok gülüşünde.
Öyle ya, pervazındayım gök kubbenin;
Gönülden ettiğim her niyazda
Saklı tuttuğum adından da öte,
Sevi dili iken mengenesi şu çıkmazların
Bitimindeki açık rahlede,
Gönül gözümden akan onca yaşa karışan
Yasa bildiğim yassız geçmez her güne
Ettiğim sitemde saklı iken adın dilimde.
Yeknesak o tümleyen varlığının
Yalın ayak yalnızlığı denk düştüğüm,
Mihrabı her yâd edişimde için için
Kanayan bir aşkın mabedi ki,
Özlemin izafi dengi yine hep aynı:
Kâh sabaha eremediğim
Kâh saf tutup gönlün mabedinde,
Per perişan tuttuğum çetelesi
Kayıp giden onca yolsuz ve mahrem düş,
Üşümelerle teselli bulup ölümün soğuk kollarına
Yar ettiğim bilinmezin coşkusu kadar
Akla zarar onca nöbet:
İfratı belli ki tenzih ettiğim yorgun benliğimin
Her safhasında rükûsu yine en derinde.
5.0
100% (28)