3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2760
Okunma

büyüklerimiz, bir şeye ikna edeceklerse
hayadın, ahırın süpürülmesi,
batmalarn yeygilenmesi,
topal keçinin beslenmesi,
oğlakların, kuzuların güdülmesi
bağdaki fidanlara “can suyu” verilmesi
öküzlerin güdülmesi
kelek beklenmesi
çakılı eşeğin, yerinin değiştirilmesi,
damın kürünmesi,
karnede hep pekiyi getirilmesi
sırtın kaşınması
halı dokunması,
kırpık ayıklanması
çapa, yolma, ot ayıklanması
afyon cızılması
payam çırpılması,
armıt deşirilmesi,
süpürge yolunması
dağ çeşmesinden su,
Bükten toprak getirilmesi
karşılığında bize;
Üsük Dedenin “-gırmızı çift oğlaklı,
goca bicikli, ele gelen, filiklerinden ”
vaat ederlerdi..
vadesi geldiğinde
Dedem
bir bardak su ister
geri ikram eder
“bi bardak sovuk su iç” der
yetmezse
“avcunu yala” derdi
sonra da kendince “tesalla” verirdi
“-sen okuycan mamir olacan
gızıl filik senin neyine” derdi..
..
ve “mali hülle”
ve mal-mülk sahibi olma emelleri
ve alınacaklarla öğünebilme devri
bitti
genelde ilk oğlanların böyle bir hakkı vardı
diğerlerinin adı-sanı pek anılmazdı
ya da ötürüklüler ,
çakıldaklılar onlara kalırdı
“ha evin güçcüğü,
ha dağdakı donuzun böyüğü
ne farkı var kı”
birinin “dama atılmışsa” pabucu
“-o n’olcak benim çocuğum daha gözel
o çikin, boklu, kel , kokar ”
diye her hal
ilk çocuk kollanmış olurdu..
biraz gün görmüş aklı erenler
“-deme öyle aba günnür hinci
enki garnıdar şey,
cınnıyacak, tüngülde(ye)cek
cırt firenk gibi
çımkıra(ya)cak yer arayo zati” derler
“-gocağarı” kaş yapayın derken göz çıkardığını
ömür boyu, nesiller boyu sürecek
-gardaş gavgası-nın tohumunu attığını
nerden bilsin ki!
ama Bedel “-oğlum Memedali”
demiş
oysa Memedali ikinci
“-yanal goyun abanın,
karabaş goyunu anayın
doo(ğu) goyun senin,
Dumuşali bok alsın”
“-tevekkeli ya gari Durmuş Ali tahsılını aldı
Emlik goyun sürüsünün sahabı
oğlanların önüne gatıvıdı
ağıl etti Kara Mullanın Yıkığı”
DİPNOT
filik: süt verimli keçi türü, tiftik keçisi (ancak bunlar kırmızıydı)
ötürük: ishal, amel
çakıldaklı: koyunların pisliği yapışmış arka yünleri,
çakıldaklı: pisliği yününe bulaşmış, sıhhatsiz
kel: pis anlamında
kokar: pis, iğrenç, işe yaramadığı gibi iştah kaçıran, güzellik ve temizlikten son derece uzak olan kişi
günnümek/günülemek: gönül koymak, kıskanmak
tüngüldemek: (itiraz-ret anlamında)kalgımak, hoplamak,karşı çıkmak
çımkırmak: atlamak, sıçramak, fışkırmak
çımkırtmak : etrafa sıçratmak, bulaştırmak (cıvık çamura taş atılmak vs hali)
çımkıracak yer aramak: kıskançlık, çekememezlik, hor görmek için fırsat kollamak anlamında
seferberlikte (askerlik vazifesini para ödeyerek ifa eden) bedel ödeyerek askere gitmeyenlere bedel lakabı verilmekte ise de, Halil Kırmızıgül bu lakaba başka bir sebebten layık görülmüş olmalı, çünkü; kendisi komşu köyden gelen bir çoban olarak bilinir.
cınnıtmak: mızlatmak
cınnımak: hakkına başkalarınca riayet edilmemesine itiraz etmek
emlik: emmeye muhtaç, emer kalmış(anası ölmüş), gede
emlik: zamanından sonra doğan ve halen emen kuzu,
emsiz: beceriksiz, sünepe
5.0
100% (4)