3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1635
Okunma

daha tan yeri ağarmadan,
eşeğe semer,
semere urgan
urganda kazma,
eşşek dayağı ,
semerin arka kaşında;
azık bohçası,
ve su matarası
bir de eşeğin saman torbası
çalı kökü kazılır topraktan
tahrayla çelinir, budanır
Karatepeden, Tepeyurtdan, Pambıklıktan
ucu çatal dayaktaki urgana sıralanır
eşeğin tenine dokanmasından sakınılır
“-evelden köyde bazara çekip-satacak,
para edecek bişiy yoğudu(y) ku(y)!
bazar derneğinden eşşeğe yüklerdik odunu
ver elini Çitlik ,
geş vakıt varı(r), orda yatardık
ertesi ğünü zabahdan,
ver elini Yalavaş..
ortalık daha göz-gözü görmez garannık
gari bazarlıların gözünün içine bakardık
?
adamlar alıvısın da benim odunu
öyle ya e(h)tiyaş
gaz-bez-duz dedikleyin
ıccık harş göreyin
de! tez evelden geri döneyin
ha! sevindireyin çoluk-çocu(ğu)
beş guruşsuz bazarda şarda ne(y)deyin
ha! ordan kime varsak evelallah yazdırı alırız da
ağırıkan yeyni olmaya bakma,
borş alan kesesinden deler ya; aldırma
marırlığından yer
zatin epey oluyo veresiye etdik
Kirişoluna, Bakkal Iramazan’a
hiş değilise onnarın hesaplarını gapadalım bu hafta
hemi de harş görelim hal bazarında
harş dediğinde nayeti gaz-bez-duz..
eşek yüküynen odunu götürü(r) adamın evine yıkar,
güçcük-güçcük gıyar, odunnuğa dolduruvuruz
ev sa(hi)bı “-odunun gözelimiş Tıltarlı
haftaya iki eşşek yükü
da(h)a getir tamam mı”
dediyse keyf(imiz)den dört köşe oluruz..
böyle iki-üş daa abıla buldun muy du
bedafaya getiri(ri)z gazı-bezi-duzu
“malihülle bir tohumdur, ekdim emme bitmedi
hu züğürtlük başa bela govdum emme getmedi”
haa! köylünün bi de yımırtası tavığı-horuzu
sahi! Müslüğün ettiğini duydunuz mu
“-horuzu kaça vercez” deye sormuş haralda birine
o da “-elliden aşşağaya verme” demiş ya! buna
bazarlı adam
“-horuz kaça deeze”
“-elliden aşşa olmaz” demiş adama
“-deeze horuzun gözel gibi,
sende fakırsın ellaham
ben buna atmış vere(yi)n
benden yannı halal-hoş ossun,
hayrını gör” demiş
Müslük çalımınan
“-köylüyü, fakırı cahal belleyon haralda,
elliden bi ğuruş noksan olmaz
deyon sana” deye söylenmiş
adam bakmış olcaa-molcaa yok
“-pekey deeze pekey elli guruş al sana”
“-ha şöyle” demiş
Müslük avcındağının elli mi
atmış mı
yonusa on mu, yirmi mi
bildiğinden mi”
“-aklı o ğadar eriyodu zavallının
o’na ya çatmacan, ya çatmış bulundun
ne isderse vercen gurtulcan”
heye demeye gör
Aynı’yı bırakır Şabanı,
Şabanı bırakır Omarı
anladır da anladır gari
Omar birinciymiş
Omar imtam verceğmiş
Omar nekdip yazmış
Omar şunu demiş
aslı-asaleti olduğunu sanman emme
Omarın umrunda mı Müslüğebe
o bi bayam ağacı varısa
Omar bek sever deye toplar
yaz boyu çalı-çilpi toplar
“-Omar nekdip de
ombeş tatile gelcen demiş” de
ya da ordan bi(r) eline para ğeşse
ya da biri üç guruş verse
“-Omar’a harşlık yollayan
ıçcık daha irkeyinde”
“-ya da
varısa da
yoğusa da
Omar da
Omar
ne Omarımış ha
adım omar
canım umar”
haralda
O’ gene hadi bi daa “Zedefçe bazarçıya
“-emmi hu kaça” der,
para kesesini açar uzadırımış
adam ganını bozsa da hepisini alsa,
...............
“-“cahillig bek zor anam” deye a(ğ)larımış
emme
çocuklarının hiş birini de
okula yollamamış”
Garahacı “hunu kaça aldın” de(r i)se,
“cüzdandan aldı adam”
gara cahillig zorun zoru ves-selam”
Garahacı zavallının ömrü
hergelenin peşinde geldi-ğeşdi
hakını da gutuynan aldı verdi
Allahı var hinci
“-vay efendim yelönüydü evinsizidi,
melezidi , kavsıklıydı
yok arpaydı, buydayıdı,
kelsiydi, badaslı topraklıydı,
değirmene dutcağdım
bulgur gaynatcağdım” demedi
heş demedi..
ne algıyı-vergiyi bili(r)di
ne de bi(r) satlıkçı yanına geli(ri)di
bişiy alıncağsa Hesne
olmadı gonu-gonşu, yarı ederine
zehreynen değişdiriviridi”
“-hergelenin hakından n’olcak
bücüğüse satılı(r),
kırıysa evde galı(r)
baharda söz temsili yüz hergele varısa
güz demeden
otuz kırkı anca galıdı
oda harman verese
Garahacı çetele dutçak deği ya
köyün sürüsüne
köylünün hergelesine”
kimler geldi kimler geşdi
taha dün gibi
DİPNOT
urgan: sicim, kalın ip
eşek dayağı: eşeğe yük sararken urganı uygun tutmaya yarayan dayak,
ucu çatallı sırık
semer: eşek eyeri
çalı kökü : pinar kütüğü
Çiftlik : İleği Köyü
marır / mağrır : mağrur, gururlu
veresiye: daha sonra ödenmek kaydıyla alış-veriş
elleham/ellehem: (Allahım) galiba, ihtimal ki, her halde
kutu: çeyrek şinik, (iki kilo buğday)
yelönü: tınaz savrulurken ve ya çec kalburlanırken rüzgarla daha uzağa uçan zayıf kabuklu taneler, yelönü bulgurluk ya da tohumluk yapılmaz
evin: tohumların içi doluluğu
melez: karışık, arpa ile buğday hatta başka tahıllar birbirlerinin harman yerlerine atıuldıkları için özellikle badastan elde edilen tahıl melez, hatta topraklı olur
Resim H.Dümen "Oduncu"
Çalı : Sh: 1383
5.0
100% (7)