42
Yorum
66
Beğeni
5,0
Puan
1573
Okunma

gece karanlık gece sisli puslu gece hep ıssızdı
başı sonu görünmüyordu yine karanlıktı dibi
tıpkı art niyetli bir kadın gibi
almıştı kurnaz bir tilki gibi derinliğine beni
emiveriyordu kanımın son damlasına kadar
hep de dönüyordu içlerinde türlü türlü nice entrikalar
o anda kahırlı bir gönül gördüm haykırışta yanarken
kalpsiz gaddar birinin vefasızlığından
o gecenin karanlık ruhuna sığınık duruyordu ağlarken
önce hiç konduramadım o görkemli bedenine
bir çakışlık çakmak gibiydi yılgın ve umutsuz
tıpkı oyuncağı alınmış bir çocuk gibi de mutsuz
geçmişin hüznünü kucaklamış bir halde sararıp da solmuş
vadesi geçmiş bir senet gibi paramparça edilmişti böğrü
tüm iyi halimi takındım karşısında selam verirken
oysa ki hal ve hâletini sormaktı sadece tek gayem
bir el hareketi ile gerisin geri tornistan oldu tüm gayretim
dersimi almamış mıydım böyle birini senelerce sırtlayarak
hiç birbirini tutar mı ki bir soysuz tarafından kazıtılmış seviye
dedim o anda kör geçmişimle kendi kendime
sen onun ne niyetle yaşadığını hiç bilebilir misin ki diye
bu labirent varı hayatın iki yüzlülüğünde
hasut bir zihniyetin darbesine maruz kalmış gibi
yine de çöküşte karşısına iki kişinin acılarıyla bakıştık
yüreğimizin iç yangınlarının eşliğinde
vurgun yemişçesine dilimiz tutuldu
baktıkça derince gözlerimize vücutlar kasıldı
ömür fitnenin gazabına bulaşmış bir kere
kırılmıştı tüm duyguları kuru ağaç niyetine
o anda kandırılmışlığın süzgecinden geçtik ikimiz birlikte
yüreğinin ısısında gördüm kendimi yine mertine
kalbimle baş başa kaldım derdim çakışınca derdine
geçmişimden kala o acıyan kötü huyumun eşliğin de
ruhiyatına derman olmak geçti bir anda içimden
kanım da mı yine ısınmıştı ne
gözünden akan yaşlara acıyan bir bakraç olurken
bir his duydum göğsümden ılıkça içinden içime aka
yalvaran ışıkları çakarken gözlerinden gözlerime
o ölümü hissetmiş yüreğin de ölmüşlüğüm dirili verdi birden
halim ortada ben ondan bin bir kez beteriken
şimdi ben ona mı sığınmıştım ne acımtırak halim ilen
ben değil miydim az evvel kahrından omuzu çökük yürüyen
mermi çekirdekleri çok dolaşmıştı oysa beynimde
Allah’tan korkan gönlüm olmamıştı bana alet
günahkar bir bedeni huzuruna çıkartmamıştı parmaklarım
Allah’a havale etmemiş miydi yüreğim tüm nankörlükleri
oysa şimdi de kanma malıydım yüreğimin yufka’lığına
bedenimin boyunca da aksaydı o yalancı göz yaşları
aptal ıslatan o yağmura yine ben tutulma malıydım
herkesi kendi öz kaderinin akışının içinde bırakmalıydım
z
i
r
a
ancak o zaman
acımam acınacak hale düşmemin hiç olamazdı sebebi
an geçtikçe bir gönül daha bulaşıyordu yine içinden içime
o yalvaran gözleri daha önce de ben görmemiş miydim
sinsi bir ıssızlık vardı yine bu karanlık gecede
belli ki yeni bir imdada daha yakalanmıştım
sonra bir çocuksu hal içinde
ellerini umutsuzca uzatırken yakalandı ellerime
geçmişin ölüsü siliniyordu tek tek beynimden
hisler geri dönmüyordu hayret önündekinden
zaman daralıyordu gittikçe nefesimizin ılık derinliğinde
hüzün kovulmuştu o bedbaht gözler ışıldarken
al benlisi çökmüştü birden bire yüreğime
veya acizliğin prangasına yakalanmıştık biz öylesine
avuçlarıma konan elin sarılışı idi içimin içini dolduran
o anda ortada sahipsiz kalmış o baş usulca kayıverdi
tümüyle çaresiz mülteciliği ile omuzlarıma
oysa ki tıpkı böyle bir baş girmemiş miydi tüm zehriyle kanıma
o anda zaruret içinde yine acır oldum özümün kaderinin ahvaline…
(16.04.2016) AZAP…
5.0
100% (56)