8
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
1145
Okunma

uzakların dili olsa da sana hasretin gözlerini anlatsa
yollardan geçen her korna sesine
nasıl kocaman açıldığını
istemsiz bir kaç damla tuzlu suyun
geçtiği yanaklarımı yakarak yol yol iz bıraktığını.
erik ağaçları gelinlik giyinmiş
yeni mevsim kuşanmış geleceği
ben hala yağmurlu o sabahın izlerini takip etmekteyim
adın soluma her çarptığında
bumerang gibi sekip kaybolur bir zaman
sonra yine döner geldiği noktaya
vurur
vurur da anılar günün şakağına düşer avuçlarıma
ah bilsen
insan hasretten ölemiyor
zaman el çabukluğuyla kabuk bağlıyor
yeniden kanatmak için.
şu an burnum cama yapışık
dışarıda başlayan günün ayak seslerini takip ediyorum
bir sokak kedisi köşeyi dönüyor arkasına bakmadan
karşı komşu elindeki çarşafları penceresinden silkeliyor bahara
bakkal amca taze ekmek kokusunu sarıyor sokağa
kimsesiz bir çocuk ayağında yırtık ayakkabılar
eli yokluğa açık
kaderin ona yazdığı yazgının peşinde
utanıyorum Allahım
benim yüreğimde hala neden yağmurlar cirit atıyor.
bir hayırsız adama ağlamak
Vatana ağlamak kadar kutsal olamaz biliyorum
kimsesizliğin başında bu kadar cendere varken
aşk için ölmek de günah
camdan seyretmek kadar.
ah bilsen
kararsızlığımın arkası yalnızlık kokar
bense bencilliğimin içinde boğulmaktayım.
Ayvazım DENİZ