3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
935
Okunma
Uyanıyorum
kan ter içinde
sabah mı ? hayır
karanlığı yurt edinmiş gibi aklım
sahi bugün yokluğunun kaçıncı günü ?
takvim yaprakları yerlerde,
kopunca can çekişen kuyrukları gibi kertenkelelerin..
pencereye yaklaşıyorum, iyi-
itiyorum perdeleri bir sağa bir sola
bende açmak istemez miydim pencereleri sonuna kadar-
belki de işime en geleni büsbütün kapalı tutmak
hem böylesi daha iyi, evet evet
hiçbir şeyi açmamak
ne çalıp duran telefonu
ne de radyoyu televizyonu
rakamlar kaçı bulunca durulur ki ölümler hem
var mıdır aklınızda bir sayı ?
yoksa daha da feci..
beklemek, elleri kolları bağlı uzakta
bugün yokluğunun kaçıncı günü
hadi konuşsana
resimlerin hiç kıpırdamaması ne kadar da korkunç bir şey ?
bir koşu sarılamaması
ne soğuk ne sıcak
bir eşya gibi kalakalıyor insan
bir masa veya bir sehpanın üzerinde
sahi bugün yokluğunun kaçıncı ayı
hiçbir randevuya geç kalmazdım bunu en iyi sen bilirdin
hatta satler öncesinden yolunu gözlediğim olmuştur çoğu zaman
bunları sana hiç anlatmadım
hele uzaktan öyle gelişini izlemek yok muydu
öylece kaldırımlara ince ince dökülüşün nisan yağmurları gibi
ne olur bağışla beni
belki de ilk defa geç kaldım
nerden bilebilirdim ki, bu defa benden önce davranacağını
ve nerden bilebilirdim ki,
bir intihar bombacısının kendini patlatacağını buluşacağımız yere yakın...
olay yeri hala gözlerimin önünde
ve adlı tıp önünde bekleyen aileler
ne ekmeğin tadı kaldı inan, nede suyun
musluğu açıyorum kan akıyor, kıpkırmızı kan
kapanmıyor da üstelik
dolaptan insan uzuvları dökülüyor birbirine karışık
her açışımda
kusuyorum olduğum yere
bu kaçıncı, belki hergün, belki ara ara
5.0
100% (11)