9
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
968
Okunma
günler
erdi bahara
uzağız artık kıştan
o iç titreten soğuklardan
buyursun gelsin
üç cemre ile çağrılan
gelin edasıyla bin bir nazla salınan
şu bizim meşhur nisan
şairin dediği gibi nisanda
toprağa karışmalı insan
dilin her söylediğine kalp
inanır mı hiç sanmam
şeftali
ağaçlarının gölgesi
alabildiğine yeşildir şimdi
üstleri de pür çiçek pembe pembe
renklerin gülücüklüsünden
en büyülüsünden
ocağa bir cezve sürsen
şöyle kahvenin tazesinden
isterim o oval gümüş renkli tepsiden
tepsiye de bir dantel örtü tabi istersen
yemenden gelmişcesine güzel olur elinden
lokumları unutmadım
giderim Eminönü’ ne gül pembesinden
çocukluktan aşina olan şekerlemeciden
alırım gelirken onlar benden
ve de
dede yadigarı
birinin kulpu kırık üç fincan
bilirim sorarsın biri benim biri senin üçüncüsü kimin
o da kahve muhabbetine hasret kaldığımız dostlar için
soğuyunca telvesini dökeriz şeftali ağaçlarının altına
kim bilir belki de karışıverince toprağa
kucaklaşır daldan düşen pembe yapraklarla
ulaşır kahve kokusu onlara da
bakma adının kara olduğuna
vefalı bir anadır toprak avuç açar
yağmur yüklü bulutlara
gel sende der rüzgâra
dilediğince yay havaya
es duyur sağa sola
sabah sabah radyoda bir şarkı nazire yapar gibi
’senden haber gelmeyince bir kar yağar ince ince
sevgilim diye her gece karanlığı sarayım mı’
tly
5.0
100% (10)