2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
800
Okunma
kundaklanıyorken şarapnel kokulu yangınlarımız alazlarda
neden bu kadar pervasız kuşatırlar düşlerimizi
neden yakarlar küllerimizi
bülbül gibi girip bağımıza
niye keserler güllerimizi
sırtımızda hep hançer
deşilip dağılıyoruz içten içe
çarpıp yığılıyoruz her gün
en olmazından bir hiçe
bu olasılıklar
bu olmazlıklar
neden tökezleriz bu kadar
niye bizi anlamaz
kime sitem eder yar
kocamışken bu kadar meydanlar
bakir sokaklarımız hep çömez hep dar
söyle be usta söyle
ne zaman bitecek bu artçılar
bu kadar coşkuluyken denizlerimiz
niye suyu çekilir
neden kurur derelerimiz
yuvalanmışken gönlümüze baharlar
niye çekilir canımız
niye kar kış
neden donar her yanımız
ihanet kuşatırken her gece vakti
gökyüzüne çatallar kuruluyor
yargısız bir ipe asıp çığlığımızı
kızıl şafaklar vuruluyor
bak be usta
asılı kaldım son kertiğinde
siper ediyorum ellerimi üşümüşlüğüme
üfürüğümde sallanıyor ciğerlerim
içimi yakıyor bu saz
yığılıp kalıyor emekleyen yanlarım
sus be usta sus
sus biraz
metafizik dersin
diyalektik dersin
ajitasyon çekersin
kafan kıyak
meze de iyi be usta
yedikçe yersin
çektin rakıyı geldin aşka
bu öyle bir şey değil be usta
sırıtır bütün öğretiler
bu iş başka
içim kan revan
içim hasta
şu sigara dumanına bir hamak gereceğim
uyuyacağım sus
sus be usta
hasan polat
5.0
100% (4)