4
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1769
Okunma
Koza Handayım bir öğlen vakti
Bambaşka bir saat kalbimde tik tak eder
Kim bilir
Başbaşa olduğumuz kaçıncı fasıldır
Taştan bir gelenek sarar benliğimi
Asırların imbiğinden süzülüp billurlaşır
Yağmurun foşurtusu kulağımda ninni
Borulardan akan su zihnimde yankılanır.
Ne şemsiyem var elimde
Ne de sırtımda kabanım
Korunaklı değil mi çınarım?
Şehrimin nice insanına
Çardaktır saçak misali yapraklar.
Yitmeyen bir ritmin soluğunu üfler
Bir fani dünya mekânı edasıyla
Eski ama eskimeyen yüzüyle
Akrep ve yelkovanın nağmeleri
Apayrı bir salınımla böler vakti.
Orhan Camiinin minaresi ki
Çağlara meydan alır tüm zerafetiyle
Gölgesinde yitip giden zamanların haşmetini duyurur
Nice hayat burada can bulur
Loş labirentlerinde dolaşırım usulca
Gönlümde dalgalanır o şevk o heyecan
Kaç seyyah demlenir bu semaverde bilinmez de
Yaradanın kudret sırrı tecelli eder serde.
L.T.
5.0
100% (14)