Peron Kitap

İnsan ve düşlerden yana umudun diri olduğu, Ankara'nın sarı sıcak za-manlarında yaşanmış bir hayatın özlem kokulu anlatısı Sarı Sıcak Yıllar... Hamdi Özdemir kimi zaman hüzünlü ve sevgi dolu, kimi zaman düşündüren hikâyelerinde dolaştırıyor sözcüklerini. 701i, 80'li yılların Ankara sokakla-rını, o sokakların insanlarını bütün canlılığıyla okurun düş dünyasına işliyor. Ankara'nın mekânlarında gezer..»»

Bütün dertlerin dermanıdır dua. Çaresizlerin aradığı çaredir dua. Bütün açmazların ve çıkmazların çıkış noktasıdır dua. Ümitlerin tükendiği yerde ümittir dua. Hastalıkların şifasıdır dua. Hastaların tesellisidir dua. Yalnızların enîsidir dua… Aslında çok kısa ve özet söyleyecek olursak Allah’tan gelecek bütün hayır ve bereketin bağıdır dua.»»

İktidar, içselleştirilerek derinleştikçe görünmez hale gelmektedir. Bireyin kendisini özgür hissedişine, özgürlük duygusuna içkin iktidar, onun günlük, olağan yaşamında da, gömülü varlığını sürdürür ve gözünü bireyden ayırmaz. Kullandığı bilgisayarın kimliği, bireyin kimliğidir ve iktidar, onun ilgi alanlarını, zevklerini IP-birey olarak haritalandırıp izler; ardından, bilgisayarların birbirle..»»

“İyi ve kötü birdir.” Birdir, çünkü aynı zekâ yönetir. Birdir, çünkü aynı insandır. İyi ve kötü, insana ait iki özellik, iki ayrı öznedir. Tek ve aynı insanda kişileşmiş iyi ve kötünün her biri gerçekte birer öznedir. Akıl/bilinç düzeyinde belirmeyen bu ikili özne yapısı, içgüdüler üzerinde temellenir. Her ikisinin de gerek münferit gerekse ortak varlığı, içgüdülerin, kendi/kendilik üzerindeki ..»»

Diyalektik, gelişim ve değişim evrelerinin bir parçasıdır; kendisi değildir. Gelişim, genel olandır, evrenseldir. Değişim ve gelişimin kuralları sadece diyalektik işleyişle açıklanamaz. Şeyler arasındaki uzun bir karşılıklı etkiler ve bağlar zincirinin, karşıt olanla ve/veya özdeş olanın sınırlarını aşan devinimi, gelişimi, diyalektiğin genel çerçevesi yapar. Bu gereklilik, daha doğru bir deyişle ..»»

Ne olursa olsun, asla ideallerinden vazgeçmeyen, sevginin rotasında doğaya tutkun, toprağa aşık, sanata hayran, bilime inanan, haksızlığın karşısında, yoksulun yanında, ayrıştırmadan halkın arasında, vicdanın yolunda yürüyen bir bürokrat olur mu? Sürgünde Açan Tohum sizi sıra dışı bir bürokratın hayat çemberinin içine alacak. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Rus ve Ermeni çetelerin işgal ve zulm..»»

Sevmenin delicisene bir duygu olduğunu onu her gördüğünde anımsamak… Kendini durmadan hatırlatan bu his nereden çıkıyordu? Evet sevmek zor işti ama en zoru sevilmek, sevilebilmek ihtimaliydi galiba… Siz hiç sizin varlığınızdan bile habersiz birine aşık oldunuz mu?»»

Hiçlik yokuşundan inerkenKopar keder ve gururun ipleriSırça bir bardakta yudumlanır güzellikKopar ipleri öfke ve kaygıların Keyifle vurur yokuş aşağı ayaklarKötülüğün kollarından kurtulmanınSevinciyle inilir hiçlik yokuşundanAlaycı bakılır yıkılışın afyonuyla»»

" Kuşu yükselten kanat, insanı yükselten akıldır. "Ancak bu yükseliş bir gün yere çakılacağımız gerçeğinin önüne geçemez.»»

Yeni coğrafyalar keşfedeceğim Henüz acılara bulaşmamış bir iklimle Ve dünyayı ilk defa keşfeder gibibakacağım sanaSimdi parçalanmış bir aynadan bakıyoruz gerçeğe Yalana çok yakın ellerimiz Yürümenin erdemli olduğu yollarda,Kalbimiz 240 km hızla çarpacak mutsuzluğa Darmadağan olacağız Kıvrılıp yalnızlığımızın türküsüne Uzun uzun dinleyeceğiz olup biten onca kötülükleriGeçmek bilmez bir kalp ağrısıy..»»

Neinsagen aus Überzeugung will gelernt sein und bedarf oft großen Mutes! Dies soll mit dem vorliegenden Büchlein jungen Kindern vermittelt werden. Einfache Beispiele aus der Welt des Kindes zeigen auf, dass sowohl das “NEIN”-sagen als auch das “JA”-sagen jeweils einen eigenen Platz im Alltag haben und von den Kindern erlernt, eingeübt und ‘tapfer’ vertreten werden sollen! Die Texte ..»»

Çöl nedir, dedi Bilge.Uçsuz bucaksız kum tanecikleriyle doldurulmuş zemine baktı. Gökyüzüyle birleştiği noktaya varınca durdu, bekledi. Sonra Bilgeye dönerek:- İçinden ruhu alınmış boş bir beden! Dedi.Hayat bazen size akarBazen siz ona…Evcilik oynar gibiKomşu komşu hu!Der gibi!»»