|
 |
Evrensel Basım Yayın |
| |
|
Sitemizde Evrensel Basım Yayın isimli yayınevine ait Toplam 739 kitap bulunuyor.
Evrensel Basım Yayın, 1988 yılında, büyük bir Think tank mekanı olarak görülebilecek, fikri hayatın dinamiklerinin orada geliştiği, kamuoyunun oradan şekillendirildiği, basının ve yayıncıların geleneksel mekanı Babı Ali’de doğdu. Aslında o zamanlar, bugünkü kadar büyük sermayelere dayanmayan Babı Ali basını ve yayıncılığı, basın sermayesinin tekel ve banka sermayesiyle birleşmesinden sonraki tarihsel miadını yavaş yavaş doldurmak üzereydi. Sonraki on yıl içinde, isminde büyülü bir hale bulunduran Babı Ali, nüfuzunu ve etkisini İkitelli plazalarının renksizliğine devretmek zorunda kalacaktı. Evrensel Basım Yayın böyle bir değişim sürecinin eşiğinde Cağaloğlu’nda Valilik binasının karşısındaki Ankara İşhanı’nın, kiralık küçücük bir odasında yayın hayatına katıldı. Aslında bu değişim sadece sermaye ilişkilerinde olmamıştı, aynı zamanda Türkiye bir başka açıdan da yeni bir değişim sürecine girmişti. Ve yayınevimizin varlık nedenini bu süreç belirliyordu.
Toplam nüfusun önemli bir yüzdesini, dolayısıyla da kitap okurlarının önemli bir bölümünü oluşturan genç nüfus, bir zamanlar her gece televizyondaki haber bültenlerinde bir tezgahın üzerine sıra sıra konulmuş kitapların, “ele geçirilen” silahların yanında sergilenmesine; kitabın bir suç unsuru olduğunun bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılmasına ancak bir kara ütopya romanında ya da filminde rastlanabileceğini düşünebilir. Fakat 12 Eylül 1980 askeri darbesi bu görüntüleri olağan günlük olaylar arasına sokmuştu. Gece yarısı evleri basılan öğrenciler, sendikacılar, aydınlar, devrimciler, kitle örgütü üye ve yöneticileri gözaltına alınırlarken evlerinde bulunan basılı her türlü malzeme de “delil” olarak toplanıyordu. Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si bile ismi yüzünden talihsizlik kurbanı olabiliyordu. Darbe koşullarında milyonlarca insan gözaltına alındı; milyonlarca kitap da o zamanki 1. Şube’nin sonra da (Terörle Mücadele Şubesi’nin) depolarını doldurdu. Otobüslerde, yollarda, kampüslerde, üniversite girişlerinde vs. yapılan aramalar sırasında üzerinde “istenmeyen” kitap çıkanlar ise o kitap yüzünden soruşturmalara uğrayabildi, fişlendi.
Darbenin şefi, elinde kutsal kitapla çıktığı miting kürsülerinde DİSK bildirilerinden paragraflar okuyarak bu sendikayı halkın gözünde karalamaya çalışırken kitap, bildiri ve hatta Cumhuriyet gazetesi’nin işkence görmeye, yıllarca hapis yatmaya, mimlenmeye ve damgalanmaya yeterli olduğu o günlerde on binlerce evde zorunlu olarak “kitaptan arınma” işlemi yapıldı. Kitapların bir kısmı çuvallarla toprağa gömüldü, bir kısmı odun kömürle çalışan termosifonlarda yakıldı, bir kısmı evinin basılması şimdilik uzak bir olasılık görünen “güvenilir” uzak akrabalara emanet edildi. Böylece kitap, gizlenmesi veya kurtulunması gereken bir malzeme olarak yeraltına geçerken insanların kafalarında ve hayatlarında kitaplıklardaki boşluklardan daha büyük boşluklar oluşuyordu. Çünkü rejimin düşman olduğu kitaplar, insanların sefalete, haksızlığa, yoksulluğa, sömürüye ve baskıya boyun eğmemelerini ve bunu nasıl yapacaklarını öğreten kitaplardı asıl olarak. Kitap bilgi, bilgi ise güç demekti. Generaller, insanı, en önemli silahı olan bilgiden yoksun bırakarak o bilgiyi edindiği kitapları öldürücü silahların yanında teşhir ettiler. Askeri dönemin geride kaldığının sanıldığı dönemlerin başbakanı Turgut Özal ise, sadece Red Kit okuduğunu söyleyerek kanayan bir yaranın üzerine dokunmayı marifetten saydı. Çünkü yukarıdakilere ek olarak, yasak yayın listelerinin hazırlandığı, yayınevleri ve gazeteler üzerinde ağır sansür koşullarının işletildiği, kütüphanelerden ve piyasadan “uygunsuz kitapların” toplatıldığı, yazarların ve yazı işleri müdürlerinin yargılandığı bir ülkede Red Kit okuduğunu ilan etmek bir naiflik gösterisinden çok, karşısındakilerle alay etmek anlamına gelmekteydi. |
|
Son Yayınlanan Kitapları |
Çetoye Zedo,Yavuz Akkuzu
Evrensel Basım Yayın
Çetoye Zedo ve Yavuz Akkuzu tarafından hazırlanan Kürt Tiyatro Tarihi, bu alandaki en kapsamlı çalışmadır. Bu çalışmada; Kürt tiyatrosunun kaynakları, bilinmeyenleri ele alınmakta, başlangıçtan 1990’lara kadar Kürt tiyatrosunun gelişimi hakkında okura geniş bir perspektif sunulmaktadır. Kürt Tiyatro Tarihi ve külliyatını Türkiye’de görünür kılmayı amaç edinmektedir.
Kitap, Kürdistan’ın dört par.. »»
Roşeng Rojbir
Evrensel Basım Yayın
Temene çaven te, sedsaleki neşikandi yeKu tu çav bişikini, dîneBelki hemü şikestinen te bicebirin li dare ve dineÜ govendgeren te ve care ne ji sekeratan reJi serketinan re xwe bihejininMin go: dermane her mirina raçüni ne hişbir e haKu tu, hema û hemana helbesta min a qurre bî hêjaÜ ku xwede ji dûbarekirine ji hez bikiraTeqez min ü te de disa kurmanc biafirandaBi heyve bikevim, ku li pey we heyfe.. »»
Melek Özlem Sezer
Evrensel Basım Yayın
Beyaz denir ölüm için. Belki bu nedenle helvalar, bizi ölüme yaklaştırdığı söylenen beyazlarla karılır. Törenler, feryat etme biçimleri hep aynıdır. Bize acımızla hayatta ne yapacağımızı öğretmeyen ezberlerimiz belirler nasıl bir ölüme geçeceğimizi. Ne ki içinde yetiştiğimiz kültür bizi ölüme hazırlamaz, ölüm hakkında düşünce üretmez, yas biçimlerinin farklılaşmasına, ezberin bozulmasına değil, ya.. »»
Cuma Boynukara
Evrensel Basım Yayın
Em listika dawin ya Cuma Boynukara, mina listikek protesto dixwinin. Bepar, listikek protesto ya dijdozinen li ser benderen hişe “şareza”ye. “Hişe şareza ”, li ve, nuneriya hişe pergala raser dike.
Boynukara, pirsgireke di nava erdenigarek cuda de birexistin dike. Cudabuyina xwendekar, temaşekar, ve care ji Emerikaya Latin, ji Meizrabotan, ji Enedole ve tete veqatandin u bi Efriqa ya Reşik ve t.. »»
Muzaffer İzgu
Evrensel Basım Yayın
Me pir pembû ber hev kir. Me li kêlekê kom kir, xistine çewalên pir mezin. Axa li wî aliyê zeviyê firingiyên pelizî dane çandin, ji bo paleyên wî bixwin. Firingiyên pelizî naşibine firingiyên dinê. Hûrik in, mîna findiqê, mîna gûzê, dema mirov rajê di dest de dibe cirt û diteqe. Min kulmek ber hev kir. Diya min xiste nav girara êvarî. Îsotê sor jî pê dakir. Me kevçî lê xist, me kevçî lê xist. Her .. »»
Derleme
Evrensel Basım Yayın
Emek Şiirleri, teması emek ve emekçiler olan şiirlerden oluşmuş bir seçkidir. İlk kitap "Selam Yaratana" başlığını taşıyor. Ağırlıklı olarak emekçilerin günlük yaşantısına değinen şiirlerden oluşan kitabın 'Yorgunluğun Kardeşlik Kokan elleri' başlıklı bölümünde emekçilerin güç yaşamlarını, emek-sermaye çelişkisini konu alan şiirler; 'Terimizin Aktığı Yer, Yerimiz' başlıklı bölümde ise işsizlik, gu.. »»
Kenan Güneş
Evrensel Basım Yayın
Di şeven direj en zivistane de, ku sobeya sacin sar bube ji, zehf germ bu xeleka li dora dapir u baqiran. Pişti gotina. Dibistana zaroken kurdan bu ew xeleka li dora dapir u baqiran, him ziman u him ji jiyan fer dikirin wan.
Di çanda gelan de, di cihana wejeya zaroken de, cihe mamikan bi qasi nan u ave ye. U her weha berherkirina wan ligel sererastkirin u çape, peywireke ji rewşenbiriya kurdi y.. »»
Sadık Aytekin
Evrensel Basım Yayın
Şair Sadık Aytekin ‘Bir Nehir Damlası’ ve ‘Tanıklıklar’ kitaplarının ardından ‘Işığa, Ufka ve Umuda’ kitabıyla okurlarıyla buluşuyor.
‘Hey mezgeldek, ak kanatlı kuşvurulmuş ‘boylu boyunca’ sakin ve sessizsinince damarlarından çekmişler kanını, gözlerin açık yatıyorsunSeni görünce ey güzel kanatlı kuş, bitti dedim insan(lık!)Ayakların üşümüş gibi dışarıda, var mıydı çocukların bilmiyorumSoydaşla.. »»
Adnan Satıcı
Evrensel Basım Yayın
dönüp ardıma bakıyorum, yollara düşmüş yıllargeçiyor bir sıradağ silsilesi üzerinden sesiminboşluğa asılan ferhad kandili zamanın fanusundabalkıyan çığlık ister ki, ölmekle de sönmesin. »»
Yordan Radıçkov
Evrensel Basım Yayın
"Belirli bir süre yuvada yaşadıktan sonra, ana babamız bir gün şöyle dediler: "Haydi artık uçmayı öğrenmenizin ve kendi yiyeceğinizi bulmanın zamanı geldi!"Babamız çok sert bir adamdı, az konuşurdu. O günü çok iyi anımsıyorum. Bir kedi, babamın kuyruğundan iki tüy koparmıştı ve bu yüzden babam eve çok keyifsiz geldi. Yüzünden düşen bin parçaydı. Yuvaya konup şöyle düşünceli düşünceli durdu bir sür.. »»
Liana Daskalova
Evrensel Basım Yayın
İstanbul limanından küçük kızıma minnacık terlikler aldım. Aman ne güzel terlikti bunlar, ne güze terlik! Süslü püslü... Burunları sivri, hem de geriye doğru kıvrık, hani yassı burunlar olur ya şöyle geriye doğru bakın, aynı onlara benziyor. Ünlü Bulgar yazar Liana Daskalova, İncili Terlikler adlı öyküsüne böyle başlıyor. Bir de mektup yazmış Türkiyeli çocuklara kitabının önsözünde.
Sevgili küç.. »»
İsmail Dindar
Evrensel Basım Yayın
Simbilên gênim, digihane serê siwarên hespan. Ce û nîsk, li ser hev tewiyabûn. Mêwên tirî, darên hêjîr, xox, sêv, behîv; her cure fêkî barê xwe qenc girtibûn. Riwê gundiyan geş, dilê wan xweş bû. Şûr simbêlên wan nedibirî. Parvekirin! Gelo tiştekî ji parvekirinê xweştir heye? Tew tişta ku tê parvekirin ked be; bidil û jidil be... »»
|
|