Kapitalistler öylesine para delisidirler ki, bize bir gün onları asacağımız urganı bile satarlar. (Mao) [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM



Kitap Ara:
Kitap Kişi
Evrensel Basım Yayın

Evrensel Basım Yayın

• Evrensel Basım Yayın Kitapları | • Evrensel Basım Yayın İletişim Bilgileri | • Evrensel Basım Yayın Hakkında Bilgi
Sitemizde Evrensel Basım Yayın isimli yayınevine ait Toplam 751 kitap bulunuyor.
Evrensel Basım Yayın, 1988 yılında, büyük bir Think tank mekanı olarak görülebilecek, fikri hayatın dinamiklerinin orada geliştiği, kamuoyunun oradan şekillendirildiği, basının ve yayıncıların geleneksel mekanı Babı Ali’de doğdu. Aslında o zamanlar, bugünkü kadar büyük sermayelere dayanmayan Babı Ali basını ve yayıncılığı, basın sermayesinin tekel ve banka sermayesiyle birleşmesinden sonraki tarihsel miadını yavaş yavaş doldurmak üzereydi. Sonraki on yıl içinde, isminde büyülü bir hale bulunduran Babı Ali, nüfuzunu ve etkisini İkitelli plazalarının renksizliğine devretmek zorunda kalacaktı. Evrensel Basım Yayın böyle bir değişim sürecinin eşiğinde Cağaloğlu’nda Valilik binasının karşısındaki Ankara İşhanı’nın, kiralık küçücük bir odasında yayın hayatına katıldı. Aslında bu değişim sadece sermaye ilişkilerinde olmamıştı, aynı zamanda Türkiye bir başka açıdan da yeni bir değişim sürecine girmişti. Ve yayınevimizin varlık nedenini bu süreç belirliyordu. Toplam nüfusun önemli bir yüzdesini, dolayısıyla da kitap okurlarının önemli bir bölümünü oluşturan genç nüfus, bir zamanlar her gece televizyondaki haber bültenlerinde bir tezgahın üzerine sıra sıra konulmuş kitapların, “ele geçirilen” silahların yanında sergilenmesine; kitabın bir suç unsuru olduğunun bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılmasına ancak bir kara ütopya romanında ya da filminde rastlanabileceğini düşünebilir. Fakat 12 Eylül 1980 askeri darbesi bu görüntüleri olağan günlük olaylar arasına sokmuştu. Gece yarısı evleri basılan öğrenciler, sendikacılar, aydınlar, devrimciler, kitle örgütü üye ve yöneticileri gözaltına alınırlarken evlerinde bulunan basılı her türlü malzeme de “delil” olarak toplanıyordu. Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si bile ismi yüzünden talihsizlik kurbanı olabiliyordu. Darbe koşullarında milyonlarca insan gözaltına alındı; milyonlarca kitap da o zamanki 1. Şube’nin sonra da (Terörle Mücadele Şubesi’nin) depolarını doldurdu. Otobüslerde, yollarda, kampüslerde, üniversite girişlerinde vs. yapılan aramalar sırasında üzerinde “istenmeyen” kitap çıkanlar ise o kitap yüzünden soruşturmalara uğrayabildi, fişlendi. Darbenin şefi, elinde kutsal kitapla çıktığı miting kürsülerinde DİSK bildirilerinden paragraflar okuyarak bu sendikayı halkın gözünde karalamaya çalışırken kitap, bildiri ve hatta Cumhuriyet gazetesi’nin işkence görmeye, yıllarca hapis yatmaya, mimlenmeye ve damgalanmaya yeterli olduğu o günlerde on binlerce evde zorunlu olarak “kitaptan arınma” işlemi yapıldı. Kitapların bir kısmı çuvallarla toprağa gömüldü, bir kısmı odun kömürle çalışan termosifonlarda yakıldı, bir kısmı evinin basılması şimdilik uzak bir olasılık görünen “güvenilir” uzak akrabalara emanet edildi. Böylece kitap, gizlenmesi veya kurtulunması gereken bir malzeme olarak yeraltına geçerken insanların kafalarında ve hayatlarında kitaplıklardaki boşluklardan daha büyük boşluklar oluşuyordu. Çünkü rejimin düşman olduğu kitaplar, insanların sefalete, haksızlığa, yoksulluğa, sömürüye ve baskıya boyun eğmemelerini ve bunu nasıl yapacaklarını öğreten kitaplardı asıl olarak. Kitap bilgi, bilgi ise güç demekti. Generaller, insanı, en önemli silahı olan bilgiden yoksun bırakarak o bilgiyi edindiği kitapları öldürücü silahların yanında teşhir ettiler. Askeri dönemin geride kaldığının sanıldığı dönemlerin başbakanı Turgut Özal ise, sadece Red Kit okuduğunu söyleyerek kanayan bir yaranın üzerine dokunmayı marifetten saydı. Çünkü yukarıdakilere ek olarak, yasak yayın listelerinin hazırlandığı, yayınevleri ve gazeteler üzerinde ağır sansür koşullarının işletildiği, kütüphanelerden ve piyasadan “uygunsuz kitapların” toplatıldığı, yazarların ve yazı işleri müdürlerinin yargılandığı bir ülkede Red Kit okuduğunu ilan etmek bir naiflik gösterisinden çok, karşısındakilerle alay etmek anlamına gelmekteydi.
Son Yayınlanan Kitapları
Laurent Mignon

Evrensel Basım Yayın

“Oysa unutulmaması gereken gerçeklerden biri, edebiyatın ulus-devletlerin dar sınırlarına asla sığmadığıdır. Sığması beklenemez zaten. Yazarlar ve şairler, dilin ve türlerin sınırlarını zorladıkları gibi, insanoğlunun tarih boyunca inşa ettikleri her türlü sınırı aşmayı görev edinmişlerdir. Edebiyat bir sınır tanımazlıktır. Gürcü gelecekçilerin Vaja Pşavela’yı kastederek söyledikleri sözü, kapsamı..»»
Kolektif

Evrensel Basım Yayın

İthake adasının kralı Odysseus, diğer krallarla beraber Troya Savaşı’na katılır ve askerî yeteneklerini kullanarak savaşın kazanılmasına büyük katkıda bulunur. Bu kitapta, Odysseus’un savaştan sonra çok sevdiği memleketi olan İthake’ye dönerken yaşadığı maceraları ve karşılaştığı inanılmaz zorlukları okuyacaksınız. Kim bilir, kitabı okuduktan sonra belki biz de kendi İthake’mizi aradığımızı anl..»»
Rene Maublanc,Jean Baby,Paul Laberenne,Georges Friedmann

Evrensel Basım Yayın

Diyalektik materyalizm, yeni fikirlerin zengin hasadını, toplum ve doğa fenomenleriyle uyumlu ve sonsuz esnek bir yöntemi bilimlere taşır. Karşılıklı eylem anlayışıyla, sözde “pozitif” bilimlerin Descartes’tan üç asır sonra hala koruduğu ve [aslında kendisine] köstek olmuş eski ayrımların, bariyerlerin, ortak duvar ve öncelik hakkı konularındaki bayağı tartışmaların üzerinden atlanmasını sağlar; v..»»
Sadri Ertem

Evrensel Basım Yayın

(…) Eserinin temelinde ‘ekonomik ilişkilerin belirleyici etkisini’ oturtan Sadri Ertem’in, toplumsal mücadelenin bu temel çelişkisini, nice Marksist yazardan önce saptayıp yazmış olması, handiyse mucizedir. Attila İlhan “Fabrika malı satanlarla, dokumacılar arasındaki mücadeleyi belirten bu kitabı ‘sosyal roman nev’ine ait ilk tecrübe olarak görüyoruz.” Ömer Faruk Toprak, Yürüyüş, sayı 10, Sonteşr..»»
Hans Heinz Holz

Evrensel Basım Yayın

Narsis’e aşık olan Ekho gizlice onun peşinden gider ve onun çağrılarına elinden geldiğince karşılık verir. Narsis, avcı arkadaşı sanarak seslenir, “Gel!” der, Ekho geri seslenir: “Gel!” Seslenene seslenmesiyle çağrının yönü değişmiştir: “O seslenene seslenir”. Narsis, “Burada bir araya gelelim!” diye çağırır, Ekho tekrarlar: “coeamus!”. Ve coire’nin çift anlamı ‘bir araya gelelim’ ile ‘birlikte ya..»»
Adnan Özyalçıner

Evrensel Basım Yayın

Üç tarafı denizlerle çevrili olan İstanbul, eşsiz coğrafyası, özellikle deniz mavisiyle yeşilin çeşidinin karıştığı Boğaz’ı, doğal bir liman konumundaki “Altın Boynuz” diye andığımız Haliç’iyle güzelliğine güzellik katar. Bugün tarihi ve coğrafyasıyla İstanbul’un bu eşsiz güzelliği yer yer yara almakta, tarihi doku, yaşam biçimi, kültürel yaşamı, doğası, kentin yoksullaşması pahasına ekonomik, ..»»
Ernst Bloch,İ. Sergejew,K. Winter

Evrensel Basım Yayın

Bertrand Russell, “Batı Felsefesi Tarihi”nde, “Arap felsefesi orijinal bir düşünce olarak önemli değildir” iddiasında bulunur. Ona göre, “İbn Sina ve İbn Rüşd gibi kişiler, esasında yorumcudurlar”. “Kuramsal sorunlardaki bağımsızlık düşüncede hiçbir yetenek gösteremedi”ğini düşündüğü “İslam uygarlığı”nın Russell için “küçültülmemesi gereken önemi, bir aktarıcı olmasındadır.” Russell’ın bu teziy..»»
Bahattin Cesur

Evrensel Basım Yayın

Raperin, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinin başlangıcında meydana gelen Şeyh Sait İsyanı’nı nedenleri, etkileri ve sonuçlarıyla ele alan bir belgesel romandır. Yüzyıla yaklaşan zamana rağmen bugün hala tartışılan/yaşanılan bir başkaldırının romanıdır. Hepsinden önemlisi Raperin’i önemli kılan ise, cezaevinin olumsuz, yetersiz koşularına rağmen, "aslanların" h..»»
Mehmet Seyda

Evrensel Basım Yayın

Mehmet Seyda’nın 1937-1943 yılları arasında Zonguldak Ereğlisi’nde Kömür İşletmeleri’nde memurluk yaparken dönemin siyasi gelişmelerini gündelik hayattaki gözlemleriyle harmanlayarak kaleme aldığı Yanartaş –diğer pek çok eserden farklı olarak– orijinal belgeler, yaşanmışlıklar ve yazarın kendi kurgusunu bir araya getirir. Bu nedenle elinizdeki eser dönemin gerçekliğini okura büyük ölçüde hissettir..»»
Mehmet Seyda

Evrensel Basım Yayın

Mehmet Seyda’nın 1937-1943 yılları arasında Zonguldak Ereğlisi’nde Kömür İşletmeleri’nde memurluk yaparken dönemin siyasi gelişmelerini gündelik hayattaki gözlemleriyle harmanlayarak kaleme aldığı Yanartaş –diğer pek çok eserden farklı olarak– orijinal belgeler, yaşanmışlıklar ve yazarın kendi kurgusunu bir araya getirir. Bu nedenle elinizdeki eser dönemin gerçekliğini okura büyük ölçüde hissettir..»»
Bilge Umar

Evrensel Basım Yayın

Bilge Umar 1936 yılında İzmir Karşıyaka’da doğdu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. Aynı fakültede asistan olarak çalıştı ve doktorasını yaptı. Doçentlik sınavını vererek öğretim üyeliğine atandı. Uzun yıllar Ege Üniversitesi’nin çeşitli yüksek okullarında ek görevle öğretim üyeliğinin yanı sıra müdürlük, kendi fakültesinde dekan yardımcılığı gibi görevler yapt..»»
Ercüment Akdeniz

Evrensel Basım Yayın

İç savaşın yurtlarından ettiği Suriyeli mültecilerin göç yollarında yaşadıkları uzunca bir zaman görmezden gelindi. Mülteciler, geçiş ülkelerindeki yerel halkla “karşılaşma”larında çoğu zaman yalnız bırakıldılar. Kamplarda, sokaklarda ve iş yerlerindeki zorluklar, onları Ege ve Akdeniz’in “ileri”sine doğru bir ölüm yolculuğuna mecbur bıraktı. Ve dünya, mültecilerin sessiz çığlığına kulak tıkamaya ..»»
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız