YİRMİBİRİNCİ YÜZYILIN en sarsıcı, en etkilili
kitaplarından biri olan Şarkiyatçılık`ta, ``Batı"nın ``Doğu``ya bakış tarzını büyük bir zihinsel güçle sorgulanmıştır Edward Said:
``Şark`ın kurulmuş bir şey olduğunu ileri sürüyorum kitabımda; coğrafi uzamların, bu uzamlara özgü din, kültür `farklı` sakinleri olduğu düşüncesinin. Ama kuşkusuz, `bizi en iyi biz biliriz` şeklinde sınırlayıcı düşünceye katılmam da mümkün değil.
``Şarkiyatçılığın kusurunun, hem düşünsel hem de insani bir kusur olduğu kanısındayım; çünkü Şarkiyatçılık, önce dünyanın bir bölgesini kendine yabancı saymış, sonra ona dair değişmez bir yargı kurmuş, böylece insan deneyimiyle özdeşleşememe, dahası bunun insan deneyimi olduğunu görememe kusurunu işlemiştir. Eğer yirminci yüzyılda yeryüzündeki halkların pek çoğunun yaşadığı genel siyasi ve tarih bilinç yükselişinden gereğince yararlanabilirsek, Şarkiyatçılığın bize sunduğu bütün o ırksal, ideollojik, emperyalistt klişelerle birlikte. Böylece insan topluluğunu ilerletmeye yönelik genel girişimi, ırksal, etnik ya da ulusal farklılaşmalardan daha önemli sayan araştırmacılar, eleştirmenler, aydınlar ve insanlar çıkacaktır ortaya.
``Şarkiyat bilgisinin bugün bir anlamı varsa eğer, o da Şarkiyatçılığın, herhangi bir bilgide, harhangi bir yerde , her an ortaya çıkması mümkün bir zaaf konusunda uyarıcı bir örnek oluşturulmasıdır. Okuruma Şarkiyatçılığa verilecek yanıtın Garbiyatçılık olmadığını göstermiş olduğumu umuyorum.``
Napolyon'la başlayan, Şark araştırmalrının hız kazanması ve Kuzey Afrika'nın ele geçirilmesiyle, Vietnam, Mısır ve Filistin'deki benzer girişimlerle, tüm yirminci yüzyıl boyunca Köıfez bölgesi, Irak, Suriye, Filistin ve Afganistan'da petrol ve stratejik hakimiyet uğruna girilen mücadelelerle süren hattı düşünelim. Bunlann kontrpuanı olarak da sömürgecilik karşıtı milliyetçiliğin yükselişini -kısa süreli liberal bağımsızlık, askeri darbe, isyan, iç savaş, köktendincilik, irrasyonel mücadele ve son "yerli" topluluklarına yönelik tavizsiz vahşet dönemlerini- düşünelim. Bu evre ve dönemlerin her biri, kendi çarpık "öteki" bilgisini, indirgeyici imgelerini, ihtilaflı polemikJerini üretti.”