Okumak fiilinin emir kipine tahammülü yoktur. Başka fiillerle de paylaşır bu nefretini: "Sevmek" fiili..."Hayal etmek" fiili...
Yine de deneyebiliriz tabii. Haydi: "Beni sev!" "Hayal et!" "Oku!" "Oku! Okusana diyorum, sana okumanı emrediyorum!"
– Odana çık ve oku!
Netice?
Hiçlik.
Kitabının üzerine başını dayayıp uyudu. Pencere birden, imrenilecek bir şeye doğru açılıyormuş gibi göründü ona. İşte oradan uçup gitti. Kitaplardan kaçmak için. Ama, dikkatli bir uykudur bu: Önündeki
kitap açık duruyor. Odasının kapısını aralasaydık, onu masasında oturmuş, uslu uslu kitabını okurken bulacaktık. Parmaklarımızın ucuna basa basa çıksak bile, hafif uykusunun içinde bizim geldiğimizi duyacaktı.
– Hoşuna gitti mi bakalım?
Bize hayır demeyecekti, işlenebilecek suçların en büyüğü olurdu bu. Kitap kutsaldır, nasıl olur da okumayı sevmeyiz? Hayır, bize tasvirlerin fazla uzun olduğunu söyleyecektir.
İçimiz rahat, televizyonumuzun başına döneceğiz.
Tanıtım Bülteni:
Daniel Pennac, Metis Edebiyat'ta da çok eğlenceli romanlarına yer verdiğimiz, okumayı bir keyif, bir zevk olarak gören bir romancı... Hem iyi bir
edebiyatçı hem de kendini geniş kitlelere okutabiliyor. Kitapları Fransa'da her kesimden ilgi görüyor, satış rekorları kırıyor. Roman Gibi böyle bir yazarın okuma ile ilgili görüşlerini bir araya getiriyor. Okurken sizi de gülümsetecek. Çünkü ya size karşı yapılmış yanlışları, ya da sizin çocuklarınıza karşı yapmakta olduğunuz yanlışları göreceksiniz. Ama illa "yanlışlar" görecek değilsiniz. Zaten Pennac'ın bir
kitap okurunun hakları bildirgesi var:
1) Okumama hakkı.
2) Sayfa atlama hakkı.
3) Bir kitabı bitirmeme hakkı.
4) Tekrar okuma hakkı.
5) Canının istediğini okuma hakkı.
6) "Bovarizm" hakkı.
7) Canının istediği yerde okuma hakkı.
8) Çöplenme hakkı.
9) Yüksek sesle okuma hakkı.
10) Susma hakkı.