Tanıtım Yazısı
Bir zamanlar müzikte yeni bir form oluşturan efsanevi grup Pink Floyd`un The Wall konser kayıtlarını içeren albümünün ilk defa piyasaya sürülmesi, onların başarılarını ve ayrılış nedenlerini tekrar gündeme getirdi.
...
Barrett, Waters, Mason, Gilmour, Wright. Bu 5 insanın bugünlere getirdiği inişli çıkışlı Pink Floyd macerası, büyük ticari başarıların yanında her zaman grup üyelerinin kişilikleri ile özdeşleşen dönemlere ayrılır. Kimi Syd Barrett ayrıldıktan sonra kimi de Roger Waters grubu bıraktıktan sonra Pink Floyd`un bittiğini söyler.
...
"Çocuk büyüdü
Düş kayboldu
Ve ben
Keyifli bir uyuşukluk içindeyim"
Düşlerimizdeki o muhteşem grup dağıldı. Canlılıklarını yitirmeleri, ilk on yılları boyunca ya da grup olarak varlıklarını sürdürdükleri zaman içinde, hem stüdyoda hem de konserlerde dünyanın en yenilikçi gruplarından biri olmaları gerçeğinin üzerini örtemedi. Şimdi artık her biri 55`inin üzerinde keyifli uyuşuk birer aile babası.
Roger Waters: Syd, bir şeye tutkun olan insanların yok oluşunun en uç noktalarından birini sembolize eder. Çünkü onlar modern yaşamın üzüntüleriyle ancak böyle başa çıkabiliyorlar.
Wright: Şimdi düşünüyorum da başından beri Roger ve ben asla iyi arkadaş olamadık fakat o egosunun derdine düşene kadar düşman da olmadık. Her şeyi kontrol etme sevdasına kapılınca attığı ilk adım, `Rick`i gruptan atacağım, zaten onu başından beri sevmemiştim` demesi oldu. Bu adım, lider, söz yazarı, prodüktör olması için yaptığı büyük planın sadece bir bölümüydü. İnsanlar onun için çalacaktı. Diğer adım, arkadaş olsalar da, duyduklarıma göre Nick`i gruptan atmak olacaktı. Bunların saçmalık olduğunu düşünebilirsiniz ama planlar kurduğunu tahmin edebiliyordum.
Roger Waters: Grubun diğer üyeleri gösteriyle hiç ilgilenmedi -ilgilendiklerini düşünmekten hoşlandılar ama aslında alakaları yoktu. Gösteri programını okursanız iç sayfada `The Wall, yazan ve yöneten Roger Waters, müzik Pink Floyd` yazar ve gerçekten olan da budur. Artık herhangi biriyle çalışmaya katılmak ilgimi çekmiyor.
Bazı gruplar adlarını dünya müzik tarihine adeta kazımışlar, belli dönemlere asla silinmemek üzere izlerini bırakmışlardır. İnsanların büyük çoğunluğu bu müziklerle eğlenmişler, üzülmüşler, sevinmişler, kavga etmişler, hatta bu müziklerle isyan etmişlerdir.
Müziğin dili, hayatın dili olmuştur adeta.
Bu tür grupların ortak bir özelliği de felsefeleri, politik görüşleri, hayata, aşka bakışlarıyla içinde bulundukları dönemin nabzını yakalayabilmeleri.
Pink Floyd 20. yüzyıın ikinci yarısına damgasını vuran efsanevi bir grup. Necmiye Uçansoy`un hazırladığı, şarkı sözü çevirilerini Nedime Harmandağlı`nın yaptığı kitaptan Pink Floyd`un değişik dönemlerde yaşadığı kopuşları, altın çağlarını yaşadıkları dönemde yazılı ve görsel basından uzak kalmaya çalışmalarının nedenlerini, gündelik yaşamlarını, özel zevklerini, kısacası inişli çıkışlı Pink Floyd macerasını tüm ayrıntılarıyla öğreniyoruz. Bir zamanların en uzun soluklu, en yenilikçi grubunun sıradışı üyelerinin çoğu şu anda uyuşuk birer aile babası olarak yaşamlarını sürdürüyor.
The Wall, The Final Cut, The Dark Side of The Moon gibi albümlerle zirveye tırmanan Pink Floyd elemanlarından Syd Barrett, şu anda zamanının büyük bölümünü yazarak ve resim yaparak geçiriyor. İnsülün iğnelerini düzenli yapamadığından sık sık şeker komasına giriyor. Roger Waters sakin bir hayat sürüyor. Nick Mason`ın yarış arabalarından oluşan zengin bir koleksiyonu var. David Gilmour paha biçilmez bir gitar koleksiyonuna sahip ve rallilere katılıyor. Rick Wright ise yatıyla denizlerde dolaşıyor.
(Deniz Durukan, Müziğin Dili, Hayatın Dilidir, Radikal Cumartesi, 10 Mart 2001)
...
Barrett, Waters, Mason, Gilmour, Wright. Bu 5 insanın bugünlere getirdiği inişli çıkışlı Pink Floyd macerası, büyük ticari başarıların yanında her zaman grup üyelerinin kişilikleri ile özdeşleşen dönemlere ayrılır. Kimi Syd Barrett ayrıldıktan sonra kimi de Roger Waters grubu bıraktıktan sonra Pink Floyd`un bittiğini söyler.
...
"Çocuk büyüdü
Düş kayboldu
Ve ben
Keyifli bir uyuşukluk içindeyim"
Düşlerimizdeki o muhteşem grup dağıldı. Canlılıklarını yitirmeleri, ilk on yılları boyunca ya da grup olarak varlıklarını sürdürdükleri zaman içinde, hem stüdyoda hem de konserlerde dünyanın en yenilikçi gruplarından biri olmaları gerçeğinin üzerini örtemedi. Şimdi artık her biri 55`inin üzerinde keyifli uyuşuk birer aile babası.
Roger Waters: Syd, bir şeye tutkun olan insanların yok oluşunun en uç noktalarından birini sembolize eder. Çünkü onlar modern yaşamın üzüntüleriyle ancak böyle başa çıkabiliyorlar.
Wright: Şimdi düşünüyorum da başından beri Roger ve ben asla iyi arkadaş olamadık fakat o egosunun derdine düşene kadar düşman da olmadık. Her şeyi kontrol etme sevdasına kapılınca attığı ilk adım, `Rick`i gruptan atacağım, zaten onu başından beri sevmemiştim` demesi oldu. Bu adım, lider, söz yazarı, prodüktör olması için yaptığı büyük planın sadece bir bölümüydü. İnsanlar onun için çalacaktı. Diğer adım, arkadaş olsalar da, duyduklarıma göre Nick`i gruptan atmak olacaktı. Bunların saçmalık olduğunu düşünebilirsiniz ama planlar kurduğunu tahmin edebiliyordum.
Roger Waters: Grubun diğer üyeleri gösteriyle hiç ilgilenmedi -ilgilendiklerini düşünmekten hoşlandılar ama aslında alakaları yoktu. Gösteri programını okursanız iç sayfada `The Wall, yazan ve yöneten Roger Waters, müzik Pink Floyd` yazar ve gerçekten olan da budur. Artık herhangi biriyle çalışmaya katılmak ilgimi çekmiyor.
Bazı gruplar adlarını dünya müzik tarihine adeta kazımışlar, belli dönemlere asla silinmemek üzere izlerini bırakmışlardır. İnsanların büyük çoğunluğu bu müziklerle eğlenmişler, üzülmüşler, sevinmişler, kavga etmişler, hatta bu müziklerle isyan etmişlerdir.
Müziğin dili, hayatın dili olmuştur adeta.
Bu tür grupların ortak bir özelliği de felsefeleri, politik görüşleri, hayata, aşka bakışlarıyla içinde bulundukları dönemin nabzını yakalayabilmeleri.
Pink Floyd 20. yüzyıın ikinci yarısına damgasını vuran efsanevi bir grup. Necmiye Uçansoy`un hazırladığı, şarkı sözü çevirilerini Nedime Harmandağlı`nın yaptığı kitaptan Pink Floyd`un değişik dönemlerde yaşadığı kopuşları, altın çağlarını yaşadıkları dönemde yazılı ve görsel basından uzak kalmaya çalışmalarının nedenlerini, gündelik yaşamlarını, özel zevklerini, kısacası inişli çıkışlı Pink Floyd macerasını tüm ayrıntılarıyla öğreniyoruz. Bir zamanların en uzun soluklu, en yenilikçi grubunun sıradışı üyelerinin çoğu şu anda uyuşuk birer aile babası olarak yaşamlarını sürdürüyor.
The Wall, The Final Cut, The Dark Side of The Moon gibi albümlerle zirveye tırmanan Pink Floyd elemanlarından Syd Barrett, şu anda zamanının büyük bölümünü yazarak ve resim yaparak geçiriyor. İnsülün iğnelerini düzenli yapamadığından sık sık şeker komasına giriyor. Roger Waters sakin bir hayat sürüyor. Nick Mason`ın yarış arabalarından oluşan zengin bir koleksiyonu var. David Gilmour paha biçilmez bir gitar koleksiyonuna sahip ve rallilere katılıyor. Rick Wright ise yatıyla denizlerde dolaşıyor.
(Deniz Durukan, Müziğin Dili, Hayatın Dilidir, Radikal Cumartesi, 10 Mart 2001)
daha fazla
Yazar: Necmiye Uçansoy
Yayınevi: Stüdyo İmge Yayınları
ISBN: 9789757437239
Sayfa: 439s.
Boyut: 13x20 cm
Kapak:
Tarih: 2000
Kağıt Tipi: