Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici
kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. Portekiz'in yaşayan en önemli yazarı olan Jose Saramago, bu çarpıcı romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monologa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmıştır.
Yoğun iş tempomda zaman ayırarak okumaya gayret ederken sözcükleri anlamakta zorlandığım anlarım oldu. Yine de başardım...
Ve herkesin kendi kendini eleştireceği noktaları karşısına oturtturuyor.
‘’her yaşam vaktinden önce sona erer’’
‘’hiç değişmeyen başka bir şeyde kişilerin ötekilerin düştüğü kötü durumdan yararlanmasıdır.’’
‘’ Neyse ki şeytan hep kapının arkasında beklemez’’
‘’hepimiz susalım, öyle anlar vardır ki sözcükler bir işe yaramaz’’
‘’ölecek olduğumuzu doğduğumuzdan beri biliyoruz, bu yüzden bir bakıma hepimiz ölü doğmuş sayılırız. ‘’
‘’bizim yaşattığımız ve bizim bu halimizle yaşatan duygular gözlerimizden doğmuştur. ‘’
‘’Gözlerimiz olmasaydı duygularımız bambaşka olurdu. ‘’