Bu sefer Blake. Hem de neredeyse çoğu yapıtından bir seçmeyle. C. Hakan Arslan yaptı çevirileri ve derlemeyi. Hem de yıllar önce. Kitap uzun, çok uzun bir müddet yattı bir takım çekmecelerdeki dosyalarda. Sonra, Hakan, "Yahu yayınlasana şunu", dedi. Ben bile unutmuşum Blake'i. Hatırladığım, böyle tuhaf ilimlere bulaşmış, gravürleriyle
şiirlerini süsleyen, ayrıksı, hafif ucube, deli, karabasanlarla uğraşan, neredeyse sofu, koyu Hıristiyan falan bir
şairdi. Tabii bu hatırladığım ilk Masumiyet Şarkıları'nı falan okuduğum dönemden. Neredeyse yirmi beş yıl olmuş. Sonra, Hakan'ın derlemesini yeniden okudum. Karşıma müthiş saf, iyilikle dolu, aydınlık, insan gibi bir insan çıktı. Baca temizleyen çocuklardan, bu dünyanın insana kötü davrandığından, öyle olmaması gerektiğinden, kuzulardan, bulutlardan söz eden bir
şair. Okurken neredeyse kurum yutmuş gibi oldum, o karaşın, küçük, güzel gözlü oğlancıklar canlandı gözümün önünde. Bir kez daha ne kadar adaletsiz bir yer olduğunu düşünüp, sinirlendim. Blake'i yeniden keşfettim. Belki siz de kendinizden bir şeyler bulursunuz bu Kaplan Şair'de.
-LY-
(Tanıtım Bülteninden)