Tanıtım Yazısı
"Senin ruhun benim ruhuma şarabın saf su ile karışması gibi karışmıştır. Sana herhangi bir şey dokunduğunda bana da dokunur. Ey Allah'ım, her durumda Sen, bensin!"
-Hallac-ı Mansur-
"Ben sevdiğim, oyum ve sevdiğim o, benim: Biz, bir vücudda sakin iki ruhuz. Eğer sen beni görürsen, onu görmüş olursun. Ve eğer sen onu görürsen ikimizi birlikte görmüş olursun."
-Hallac-ı Mansur-
Hallac-ı Mansur IX. asırda Bağdat ve çevresinde yaşamasına rağmen, Arap ve İran edebiyatından çok Türk edebiyatında söz konusu edilmiş ve yine Türkler tarafından sevilip benimsenmiş bir büyük gönül ve aşk adamıdır. Aşk şehidi Hallac, aleme, Dicle'ye savrulan külleriyle "Ene'l-Hak" sırrını ifşa ederken arkasındaki atılan binlerce taştan incinmeyip bir gülden incinecek kadar da mutlak sırrın mahfazası olmuş bir muvahhiddir. O'nun sırrı, söylediği kelamda değil dökülen kanındadır. O, postunu dost için bırakan, can verip canana erme sırrına eren bir bezm-i elest sarhoşudur!
Elinizdeki "Hallac-ı Mansur'un Menakıbnamesi" aşkın kanlı tarihinin manzum bir hikayesidir. Bu eser, Niyazi-i Kadim (XIV-XV.y.y.) tarafından Feridüddin Atttar'ın Tezkiretü'l-Evliya'sından ilhamla kaleme alınmıştır.
(Arka Kapaktan)
daha fazla
Yazar: Mustafa Tatcı
Yayınevi: H Yayınları
ISBN: 786050064063
Sayfa: 192s.
Boyut:
Kapak:
Tarih: 0
Kağıt Tipi: