Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
YÜZYILIN IŞIĞI Mustafa Kemal Roman Hüseyin TURHAL
Ateşten Doğuşun Hikayesi Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır. Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
34. Bölüm

On İkinci Bölüm: Sonuç: Miras ve Gelecek

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
On İkinci Bölüm: Sonuç: Miras ve Gelecek
(Karakterler: Mustafa Kemal Atatürk (Anlatı), Kurgusal Öğrenci Murat, Kurgusal Profesör Elif Hanım (eski öğretmen), Hukukçu Adnan Bey)
İlkelerin Bütünlüğü
1937 yılıydı. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun on dördüncü yılını doldurmuştu. Altı temel ilke—Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılık—Anayasa'nın değiştirilemez temelleri olarak yerini almıştı.
Çankaya Köşkü’nde, Mustafa Kemal Atatürk, çalışma masasında yorgun ama huzurluydu. Karşısında duran altı ilkeyi simgeleyen heykellere baktı. Bu ilkeler, tek tek değil, bir bütün olarak işliyordu.
Bloknot: Bu altı ilke, bir zincirin halkaları gibiydi. Cumhuriyetçilik ve Halkçılık, egemenliği halka verirken, Laiklik ve İnkılapçılık bu egemenliğin akıl ve bilim temelinde işlemesini sağladı. Milliyetçilik, ulusal birliği korurken, Devletçilik ise ulusal bağımsızlığı ekonomik olarak güvence altına aldı.
Atatürk, çalışma arkadaşlarına seslendi: “Unutmayınız ki, Laiklik olmadan Halkçılık olmaz, zira imtiyaz ve hurafe biter. Milliyetçilik olmadan Cumhuriyet yaşayamaz, zira birlik olmaz. Her ilke, diğerini tamamlar ve kuvvetlendirir.”
Geleceğe Yöneliş
Yıllar geçti. Eski Edebiyat Öğretmeni Elif Hanım, artık Ankara Üniversitesi’nde Profesör olmuştu. Onun öğrencisi olan Hukukçu Adnan Bey ise yüksek yargı organlarında görev yapıyordu. Onlar, Atatürk devrimlerinin yetiştirdiği ilk nesildi.
10 Kasım 1938… Türkiye, kurucusunu kaybetmişti. Ülkenin dört bir yanından gelen acı ve şaşkınlık, yerini mirasa sahip çıkma kararlılığına bıraktı.
Prof. Elif Hanım, kürsüde genç öğrencisi Murat’a ve arkadaşlarına hitap ediyordu:
“Çocuklar, Atatürk bize sadece bir vatan değil, aydınlık bir yol haritası bıraktı. Bu ilkeler, donmuş kalıplar değil, sürekli ilerleme ruhudur. Eğer bir gün bu ilkelerden şüphe duyarsanız, geriye bakın. Bu ülkenin, saltanat, cehalet ve yoksulluk içinde nasıl çırpındığını hatırlayın.”
Gençliğe Hitabe
Öğrenci Murat, Atatürk’ün vefatının ardından kendini büyük bir sorumluluğun altında hissediyordu. Elinde, her Türk gencinin kalbine kazınmış olan o metin vardı: Gençliğe Hitabe.
Murat, yüksek sesle okudu: "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir."
Metin, gençliğe, ilkelerin korunması görevini yüklüyordu. Atatürk, en kötü koşulları bile hayal etmişti: "Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir."
Hukukçu Adnan Bey, Murat’ın yanına geldi. “Hitabenin en güçlü yanı burası, Murat. Atatürk, bu ilkeleri o kadar güçlü kurdu ki, her şey yıkılsa bile Türk gençliğinin azim ve kararlılığı kalacaktır. İşte Devrimcilik ilkesinin en büyük mirası budur.”
Yüzyılın Işığı
Romanın son sahnesi, modern bir şehir manzarasıyla kapanıyordu. Eski çarşafların yerini modern kıyafetler almış, medreselerin yerini üniversiteler, çürük rayların yerini çelik demiryolu ağları almıştı.
Yaşlı Köylü Nene Hatun’un torunu olan Murat, modern bir fabrikada mühendis olarak çalışıyordu. Fabrika, Ziya Bey’in ve Dr. Orhan Bey’in Devletçilikle kurduğu o ilk sanayi tesislerinden biriydi.
Murat, o günkü işini bitirip evine dönerken, cebinden küçük, yıpranmış bir not çıkardı. Notta, Atatürk’ün el yazısıyla yazılmış bir söz vardı: "En büyük eserim Cumhuriyettir."
Murat gülümsedi. Biliyordu ki, Cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değil; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılık ilkelerinin üzerine kurulu, aklın ve bilimin rehberliğindeki çağdaş bir ulusun ta kendisiydi. Yüzyılın ışığı, sonsuza dek parlayacaktı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL