Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Yedi Yaman'ın Güneşi Roman Hüseyin TURHAL
Yedi Yaman'ın Güneşi Adıyaman. Tütünün ve Nemrut Dağı'nın katı kurallarıyla yönetilen, gençlerin hayallerinin birer birer karardığı yer. Bu topraklarda iki tür insan vardır: Geleneksel düzeni koruyan...
5. Bölüm

BÖLÜM 3: TÜTÜN VE TELLER

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
BÖLÜM 3: TÜTÜN VE TELLER
Abuzer, eski bir marangozhanenin tozlu arka odasında, ışığı titreyen tek bir ampul altında çalışıyordu. Babasının tellerini keseceği yönündeki tehdidi kulaklarında yankılanıyordu, ancak bu tehdit, elindeki eski, çatlak bağlamayı tamir etme isteğini daha da körüklemişti.
Bağlama, atalarından kalma bir emanetti. Telleri değiştirdi, çatlağı macunla onardı. Bu, Abuzer için sadece bir enstrüman değil, direnişin sesiydi.
Parmaklarını tellerin üzerinde gezdirdiğinde çıkan titrek, hüzünlü ses, yıllardır içine attığı neşenin ve acının karışımıydı. Tam o sırada içeriye, dükkânını yeni açan Hasan girdi.
"Sesler geliyor içeriden, meraktan çatladım," dedi Hasan, Abuzer'i görerek. "Vay be! Bağlama mı çalıyorsun? Dükkânıma gelen ilk sanatçı sensin."
Abuzer utangaçça başını kaldırdı. "Gizli, abi. Babam duymasın. Duysa... Telleri keser."
Hasan, onun yanına çöktü. "Bırak kessin. Yenisini alırız. Sanat, gizlenmek için değildir Abuzer. Hele bu coğrafyada, sesini duyurmak zorundasın. Adın ne senin?"
"Abuzer."
"Ben Hasan. Bu dükkanı boş bir atölye olmaktan kurtarırsak, burası senin hem sığınağın hem sahnen olur."
O akşam, köyün muhtarı Abuzer'in kapısını çaldı. Oğlu evleniyordu ve düğünde yörenin en iyi seslerini istiyordu.
Babası gururla öne çıktı, "Bizim oğlan sadece tarlada çalışır, muhtarım. Öyle çalgı işleri bilmez."
Muhtar ise ısrarcıydı: "Biliyorum, duydum oğlunun sesini. Bu toprağın sesi var onda. Gelip bir iki türkü söyleyecek, para da kazanacak. Hem babası da yanında olur, destek olur."
Babası, muhtarın ısrarı ve teklif edilen para karşısında direnemedi. Abuzer'e döndü, gözleri uyarı doluydu: "Bir kez çalarsın! Sadece geleneksel olanı. Utandırma bizi."
Abuzer için bu, Nemrut'tan gelen bir çağrı gibiydi. Kalbi hızla çarpıyordu: İlk kez bu kadar büyük bir kalabalığın önünde çalacaktı.
Fatma, düğün haberini Ayşegül'den öğrendi. Düğün, köyün biraz dışında, bir kır bahçesinde olacaktı. Ayşegül, Fatma’nın heyecanını hemen sezdi. Ayşegül, Abuzer’in notunu hala saklıyordu.
"Gitmeyeceksin, değil mi?" diye sordu Ayşegül, Fatma'yı test edercesine.
Fatma, elinde Abuzer'den gelen o gizli notu (artık ezbere bildiği tek dizeyi) sıkarken kararlılıkla yanıtladı: "Gideceğim. O, babasına rağmen çalıyorsa, ben de anneme rağmen onu dinleyeceğim. Benim için çalacak."
Plan basitti: Annelerine, Fatma'nın evleneceği iddia edilen Ahmet'in ailesi de düğüne davetli olduğu için nezaket gereği gitmeleri gerektiğini söyleyeceklerdi. Kılıklarına özen gösterecekler, ama asıl amaçları, kalabalığın arasında görünmeden Abuzer'i izlemek olacaktı.
Düğün gecesi, kır bahçesi ışıklarla doluydu. Fatma ve Ayşegül, kalabalığın arasına karıştılar. Abuzer, babası tarafından zoraki bir şekilde kurulan sahneye çıktı. Elleri titriyordu. Babası, sahnenin hemen yanında, kaşları çatık bir şekilde onu izliyordu.
Abuzer, ilk olarak geleneksel bir uzun hava çalmaya başladı; sesi güçlüydü ama ruhu henüz serbest değildi. Sonra, kalabalık arasında gizlenmiş Fatma'nın gözlerini buldu. Fatma, gözleriyle onu cesaretlendiriyor, sanki ona fısıldıyordu: "Korkma, benim için çal."
Abuzer birden tellerdeki parmaklarını serbest bıraktı. Geleneksel melodiden sıyrılıp, gizlice bestelediği, Fatma'nın güzelliğinden ve sınırlardan kaçma arzusundan bahseden o hüzünlü türküyü çalmaya başladı.
Sesi, mikrofondan yayılarak tüm bahçeyi sardı. Bahçede derin bir sessizlik oldu. Bu, tütünün, toprağın değil, umudun ve yedi yamanın yeni sesini taşıyan bir melodiydi. Babası dehşetle ona bakıyordu, ama Abuzer artık duramazdı. O gece, Abuzer sadece bir bağlama çalmadı; kaderini çaldı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL