Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
XİSOR AŞİRETİ Adıyaman'ın Kızıl Hızırları (Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları) Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
43. Bölüm

Bölüm 8: Uzun Sessizlik Dönemi (16. Yüzyıl Sonu - 20. Yüzyıl Başı)

7 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

1577'deki Düzmece Şah İsmail Ayaklanması'nın bastırılmasının ardından, Xisor Aşireti için uzun ve nispeten sessiz bir dönem başlamıştır. Aşiret, merkezi otoritenin baskısından korunmak ve Alevî kimliğini muhafaza etmek için çeşitli stratejiler uygulamıştır. Bu dönem, Xisor'un coğrafi yerleşiminde ve iç sosyal yapısında önemli değişimlere yol açmıştır.
1. Hayatta Kalma ve Gizlenme Stratejileri
Xisor Aşireti'nin bu dört asırlık dönemde varlığını sürdürmesinin anahtarı, yerel düzeyde güçlü örgütlenme ve dışa kapalı yaşam biçimi olmuştur.
Coğrafi İzolasyon: Adıyaman ve Çelikhan çevresindeki dağlık, ulaşımı zor köylere (Bulam, Balıkburnu, Yarma Kaya vb.) yerleşilmesi, aşiretin merkezi yönetimin doğrudan baskısından bir ölçüde korunmasını sağlamıştır. Bu izolasyon, inanç pratiklerinin (Cemler) gözlerden uzak bir şekilde sürdürülmesine olanak tanımıştır.
Takiyye (Gizlenme): Aşiretin tamamen Alevî olması, Sünni Osmanlı coğrafyasında hayatta kalmak için inançsal pratiklerini dışarıya karşı gizlemesini gerektirmiştir. Alevîliğin temel ritüelleri, sadece güvenilir aşiret mensuplarının katıldığı kapalı "ocak-talip" ilişkisi içinde yaşatılmıştır.
Rişvan Aşireti İçi İlişkiler: Xisor'un Rişvan Aşireti'nin bir kolu olması, bu büyük konfederasyon içindeki diğer kollarla kurulan ittifaklar ve dayanışma sayesinde zor zamanlarda destek bulmasını sağlamış olabilir.
2. Ocak Sisteminin Merkeziliği
Uzun Sessizlik Dönemi boyunca aşiretin manevi ve sosyal liderliğini, ocak dedeleri üstlenmiştir.
Süsen Köyü'nün Rolü: Adıyaman'daki Süsen Köyü, dedelerin merkezi olarak işlev görmüş, böylece coğrafi olarak yakın olan Xisor köylerine manevi rehberlik kesintisiz olarak sağlanabilmiştir.
Manevi Disiplin: Üryan Hızır ve Serçağlan Ağuçan ocaklarına olan sarsılmaz bağlılık, aşiret içi birliğin ve disiplinin ana kaynağı olmuş; bu sayede aşiret, dış baskılara karşı içeriden çözülmemiştir. Dedeler, Görgü Cemleri yoluyla sosyal düzeni sağlamış ve aşiret üyelerini **"Yol-Erkân"**a bağlı tutmuştur.
3. Komşu Aşiretler ve Osmanlı Yönetimi
Bu dönemde Xisor'un siyasi ilişkileri daha yerel ve pragmatik bir düzeye inmiştir:
Yerel İttifaklar: Xisor Aşireti, Adıyaman ve çevresindeki diğer Kürt veya Alevî topluluklarla (özellikle 1577'de birlikte hareket ettiği İzol ve Kavi gibi aşiretlerin torunlarıyla) yerel ittifaklar kurarak topraklarını ve geçim kaynaklarını korumaya çalışmıştır.
Merkezi Otoriteyle İlişkiler: Xisor, genellikle devlete karşı doğrudan isyan etmek yerine, vergi ve askerlik gibi yükümlülükleri minimum düzeyde yerine getirmeye odaklanmıştır. Bu, aşiretin 20. yüzyılın başlarında 600 aile gibi önemli bir nüfusu koruyarak varlığını sürdürebilmesinin temel nedenidir.
Bu uzun ve zorlu dönem, Xisor Aşireti'nin dayanıklılık, içe dönüklük ve manevi bağlılık üzerine kurulu bir kimliği nesiller boyu başarıyla aktardığı bir süreç olmuştur.
Sonraki bölümde (Bölüm 9), 20. yüzyılın başından itibaren aşiretin yüzleştiği yeni siyasi ve toplumsal dinamiklere (I. Dünya Savaşı, Osmanlı'nın çöküşü, Cumhuriyet'in kuruluşu) odaklanabiliriz.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL