XİSOR AŞİRETİ
Adıyaman'ın Kızıl Hızırları
(Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları)
Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
8.1. Cumhuriyet'in Kuruluşu ve Xısor: Yeni İdari Yapıya Entegrasyon Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışını takiben kurulan Türkiye Cumhuriyeti, yeni, ulus-devlet temelli ve laik bir kimlik inşa etmeyi hedefledi. Bu büyük dönüşüm, Osmanlı döneminde zaten merkezi otoriteye mesafeli ve izole yaşamış olan Xısor Aşireti için yeni meydan okumalar anlamına geliyordu. Yeni Yönetim Biçimi: Cumhuriyet, eski Osmanlı eyalet sistemini iller ve ilçelerle değiştirdi. Xısor'un coğrafyası Adıyaman (önceleri Malatya'ya bağlı) sınırları içine alındı. Bu idari entegrasyon, aşiretin yavaş yavaş merkezi devletin nüfus, askerlik ve vergi kayıtlarına daha sıkı dahil olmasına yol açtı. Devlete Karşı Tutum: Aşiret, tarihsel deneyimlerinden (özellikle Çaldıran sonrası baskılar) ötürü, yeni kurulan devlete karşı da başlangıçta ihtiyatlı ve mesafeli bir tutum sergiledi. Yeni ulusçuluk ideolojisi, çok kimlikli yapılar yerine tek bir ulusal kimliği (Türk) öne çıkarıyordu ki, bu durum Xısor'un hem Kürt hem de Alevi/Kızılbaş kimliğini doğrudan hedef almaktaydı.
8.2. Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması: İnancın Gizliliğe Çekilmesi Cumhuriyet'in en radikal reformlarından biri, 1925 yılında çıkarılan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması kanunuydu. Bu kanun, Alevi-Bektaşi inancının kurumsal yapısını derinden sarstı ve Xısor'un inanç yaşamında önemli değişikliklere neden oldu. Dinsel Kurumların Yasaklanması: Dedesinden, pîrinden aldığı eğitimle yol yürüten Ağuîçen Ocağı'nın faaliyetleri, kanunla birlikte yasaklandı. Dini liderler, resmen ortadan kaldırılan bu yapılar nedeniyle görevlerini gizlice ve daha dar bir çevrede sürdürmek zorunda kaldılar. Dedelik Kurumunun Dönüşümü: Cemler ve görgü ritüelleri, yeniden Osmanlı dönemindeki gibi "takiye" ilkesiyle, köylerin en ücra ve güvenli evlerinde yapılmaya başlandı. Bu durum, Alevi inancının kamusal alandan özel alana hapsolmasına ve nesiller arası aktarımın zorlaşmasına yol açtı.
8.3. Eğitim ve Altyapı: Değişen Yaşam Tarzı Cumhuriyet, ülkenin en ücra köşelerine dahi modernleşmeyi ulaştırma hedefiyle yola çıktı. 20. yüzyılın ortalarından itibaren Xısor köylerine ulaşmaya başlayan altyapı projeleri ve eğitim, aşiretin geleneksel sosyolojik yapısını değiştirmeye başladı. Okulların Açılması: Köylere açılan ilkokullar, aşiret çocuklarının Türkçe ile tanışmasını sağladı. Bu, bir yandan yeni okuryazar kuşaklar yaratsa da, diğer yandan Kürtçe Kurmancî dilinin kamusal alanda ve eğitimde dışlanmasına ve sonraki nesillerde zayıflamasına neden oldu. Ulaşım ve Haberleşme: Yolların yapılması ve ulaşımın kolaylaşması, Xısor'un izolasyonunu sona erdirdi. Bu durum, tarımsal ürünlerin pazara daha kolay ulaşmasını sağlarken, aynı zamanda aşiret üyelerinin büyük şehirlere göç etme kararlarını hızlandırdı. Medya Etkisi: Radyonun ve sonrasında televizyonun köylere girmesi, aşiretin kültürel yaşamına dışarıdan müdahale eden güçlü bir asimilasyon aracı oldu.
8.4. Dışlama ve Yükselen Gerilimler: Alevi-Sünni Ayrımı Cumhuriyet'in resmi laikliği, dinsel kimlikleri (özellikle Sünni olmayanları) kamusal alandan uzaklaştırmayı amaçladı. Ancak pratikte, devletin Sünni Hanefi mezhebine yönelik pozitif ayrımcılığı (Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla), Alevi kimliğinin baskı altında kalmaya devam etmesine neden oldu. Kimliksel Baskı: Okullardaki Zorunlu Din Dersleri (Sünni İslam temelli), Alevi çocuklarının kimliklerini gizleme veya reddetme baskısıyla yüzleşmesine neden oldu. Bu durum, Xısor'da ikili bir kimlik yaratılmasına yol açtı: Kamusal alanda uyumlu, özel alanda Alevi. Bölgesel Gerilimler: Bu dönemde, özellikle 1970'ler ve 1980'lerde, Türkiye genelindeki siyasi kutuplaşma, Alevi-Sünni ayrımını da tetikledi. Xısor Aşireti, özellikle Adıyaman ve komşu şehirlerdeki siyasi ve dinsel gerilimlerden (kitlesel olaylar ve çatışmalar) etkilenen gruplar arasında yer aldı.
Bu zorlu modernleşme süreci ve artan siyasi gerilimler, bir sonraki bölümde ele alınacak olan büyük iç göç dalgasını kaçınılmaz hale getirmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.