Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
XİSOR AŞİRETİ Adıyaman'ın Kızıl Hızırları (Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları) Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
45. Bölüm

Bölüm 10: İç Göç ve Metropollerle Kurulan Yeni Bağlar (1950 sonrası)

9 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

yüzyılın ortalarından itibaren Türkiye'de yaşanan hızlı kentleşme ve ekonomik dönüşümler, Xisor Aşireti'nin coğrafi dağılımını ve sosyal yapısını kökten değiştirmiştir. Adıyaman ve Çelikhan köylerinden başlayan iç göç, aşiret mensuplarını büyük metropollerle tanıştırmış, bu da kimliklerini koruma mücadelesini yeni bir boyuta taşımıştır.
1. Büyük Göçün Nedenleri
1950'li yıllardan itibaren Xisor köylerinden (Bulam, Karaağaç, Çamyurdu vb.) başlayan göç, genellikle iki temel nedene dayanır:
Ekonomik Baskı: Köylerde tarım ve hayvancılığın (özellikle küçük parsellerde) artan nüfusu beslemekte yetersiz kalması ve ekonomik beklentilerin düşüklüğü. Genç kuşaklar, daha iyi iş ve gelir imkanları için büyük şehirlere yönelmiştir.
Sosyal ve Siyasi Baskılar: Özellikle Alevî ve Kürt kimliği üzerindeki baskıların, eğitim ve sosyal hizmetlere erişim eksikliğiyle birleşmesi, aşiret üyelerinin daha özgür ve olanaklara sahip şehir hayatını tercih etmesine neden olmuştur.
2. Metropollerdeki Yeni Yaşam Merkezleri
Göç eden Xisor mensupları, genellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük sanayi ve ticaret merkezlerinde yeni yaşam alanları kurmuştur.
Hemşehrilik Ağları: Şehirlerde, eski köy ve akrabalık bağları temel alınarak güçlü hemşehrilik dernekleri ve sosyal ağlar oluşturulmuştur. Bu ağlar, yeni gelen aşiret üyelerinin barınma, iş bulma ve sosyal adaptasyon süreçlerinde hayati destek sağlamıştır.
Alevî Kimliğinin Kamusal Hâle Gelmesi: Köydeki baskı altında ve gizli yaşanan Alevîlik, şehirlerdeki dernek ve cemevleri aracılığıyla daha organize ve görünür bir yapıya kavuşmuştur. Bu durum, Üryan Hızır ve Serçağlan Ağuçan ocaklarına olan bağlılığın, ocak dedelerinin sürekli rehberliği yerine, dernek ve cemevleri merkezli kurumsal yapılar üzerinden sürdürülmesine yol açmıştır.
3. Kültürel Kimliğin Dönüşümü
Şehir hayatı, Xisor Aşireti'nin geleneksel kültürel yapısında önemli değişimlere yol açmıştır:
Dilin (Kurmancî) Gerilemesi: Kentleşme ve eğitim sisteminin etkisiyle genç kuşaklar arasında Kürtçe (Kurmancî) konuşma oranı azalmaya başlamıştır. Ancak, aşiret üyeleri dernekler ve aile içi iletişim yoluyla bu dilin ve sözlü kültürün (dengbêjlik) izlerini yaşatmaya devam etmiştir.
Geleneksel Sosyal Yapının Zayıflaması: Köydeki güçlü aşiret reisliği ve dede otoritesi, şehirlerin bireysel yaşam biçimine ve kurumsal düzene karşı kısmen zayıflamıştır. Ancak Musahiplik gibi Alevî gelenekleri ve akrabalık dayanışması şehirlerde de devam etmiştir.
Siyasal Katılım: Metropollerde yaşayan Xisor mensupları, sivil toplum ve siyasal hareketlere daha aktif katılım göstermiş, bu da aşiretin geleneksel olarak içe dönük siyasi yapısını daha dışa dönük ve talepkâr bir pozisyona taşımıştır.
İç göç, Xisor Aşireti'nin fiziki olarak dağılmasına neden olsa da, güçlü Alevî inancı ve Kürt kimliği, aşiret üyelerinin metropollerde de yeni bir dayanışma ve kültürel devamlılık biçimi oluşturmasını sağlamıştır.

Sonraki bölümde (Bölüm 11), Xisor Aşireti'nin kültürel ve inançsal mirasının günümüzde nasıl korunduğunu, özellikle cemevleri ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürütülen modern mücadelelere odaklanarak inceleyebiliriz.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL